Çocuk ve Ergenlerde Kaygı Bozukluğu

Kaygı Bozukluğu Nedir? 

Kaygı, kişinin olumsuz bir durumla karşılaşacağı zaman verdiği tepkilerdir. Kaygı olmaması gereken bir durum değildir. Normal kaygı kişinin o an verdiği tepkilerle durumu kurtarmasını sağlar. Örneğin; üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci de normal düzeyde kaygı olursa bu öğrenciyi daha sıkı ders çalışmaya iter. Fakat kaygının sürekli ve çok fazla olması istenen bir durum değildir ve kişiye zarar verir. Sürekli kaygılı olan kişiler normal yaşantılarına devam ederken zorlanırlar. Kişi olması gerekenden çok daha fazla kaygılandığının farkında olsa bile buna engel olamaz. Mide ağrısı, iştahsızlık, uyku düzeninde bozulma, yorgunluk gibi fizyolojik belirtileri de olabilir. İzmir pedagog için tıklayınız.

Çocuklarda Kaygı Bozukluğu

Kaygı bozuklukları çocukluk döneminde de yaşanabilmektedir ve eğer tedavi edilmezse ileride daha büyük sorunlara neden olabilir. Çocuklarda kaygıyı başta anne baba tutumları olmak üzere çevresel faktörler çok fazla etkilemektedir. Çocuğun kaygı durumu günlük işlerine ve sosyal ilişkilerinde aksaklıklara neden oluyorsa, aileden ayrılma da ve okula gitme de zorluk çekiyorsa mutlaka bir uzmana başvurulması gerekir Çünkü kaygı bozukluğu zamanında tedavi edilmezse ileride daha başka ve ciddi rahatsızlıklara neden olabilir.

Kaygı Bozukluğu Olan Çocuğa Nasıl Davranmalı?

Çocukluk döneminde sık görülen kaygı bozukluklarından biri ayrılık kaygısıdır. Çocuk kendisine bakım veren kişi yoğun bağlılık duyduğu için ondan ayrılmak istemez ayrıldıklarında başına bir şey geleceğini bir daha kavuşamayacağını düşünür. Ondan ayrı kalamaz, yanından ayrılmak istemez ayrılmak zorunda kalınca huysuzlaşır ve baş ağrısı, mide bulantısı gibi sorunlara neden olur.  Uykular genelde sorunlu geçer. Ayrılma kaygısının en temel nedeni anne baba tutumlarıdır. Burada anne baba tutumlarına dikkat etmek gerekir, aşırıya kaçan tutumlardan kaçınmalıdırlar.

Ergenlerde Kaygı Bozukluğu

Ergenlikte ise kaygı, çocukluktaki kaygı bozukluğu tedavi edilmezse görülebilir. Aynı zamanda kaygı yeni bir durumla karşılaşınca da artmaktadır. Ergenlikle birlikte kişideki değişiklikler kaygı ya neden olmaktadır. Bedensel ve cinsel olgunlaşma, arkadaş ilişkilerinin önem kazanması, romantik ilişkilerde artış, üniversite sınavına hazırlanma gibi durumlar ergenin kaygı düzeyini artırabilmektedir. Ergenlerde de yine kaygı sürekli ise ve normalden çok fazlaysa, ilişkilerine zarar veriyorsa, fizyolojik rahatsızlığa neden oluyorsa mutlaka bir uzmana başvurulması ve tedavi olması gerekir.

Kaygı Bozukluğu Nedenleri

  • Mizaç etkili olabilmektedir.
  • Yaşam dönemlerine göre kaygı düzeyi değişebilmektedir.
  • Cinsiyet etkilidir, kadınlarda genelde kaygı düzeyi daha yüksek olmaktadır.
  • Ekonomik durumunun kötü olması kaygı düzeyini arttırabilir çok stresli bir çevre ve yaşam tarzına sahip olmak.
  • Çocukluk döneminde yaşanan travma ve taciz olayları.
  • Anne baba tutumları çok fazla etkilidir Aşırıya kaçan ebeveyn tutumları çocukların kaygı düzeyini arttırır.
  • Aşırı koruyucu tutumlar sosyal ilişkilerde kaygıya neden olabilir.
  • Aşırı baskıcı tutumlar dersler konusunda yoğun kaygı yaşamaya neden olabilir.
  • Aşırı hoşgörülü tutumlarda ise çocuk bir engelle ya da kabul edilmeme durumu ile karşılaşınca yoğun kaygı yaşayabilir.
  • Ergenlik döneminde romantik ilişkiler ilginin artması ile birlikte bu konuda kaygı yaşanabilir.
  • Puberte döneminde ani bedensel değişiklikler anlamlandıramadığı zaman yoğun kaygı yaşayabilirler.

Kaygı Bozukluğu için Aileye Öneriler

Kaygı bozukluğunda en önemli etken ailedir. Anne baba tutumları, ailede kaygı düzeyinin yüksek olması, ebeveynlerin çocuğa bağlılıklarının yüksek olması, aile içinde huzursuzluk, aile de psikopatolojik rahatsızlığı olan birinin olması gibi durumlar çocukta kaygı bozukluğuna neden olabilir. Aile de çocuğun  kaygı düzeyini artıran sorunların çözülmesi gerekir.

Başta anne baba tutumlarının incelenmesi gerekir. Aşırı hoşgörülü ya da baskıcı, reddedici, ihmal eden tutumların sergilenmemesi gerekir. Daha demokratik çocuğun hem kabul eden hem de özgür olmasını sağlayan tutumlar sergilenmelidir. Anne babanın kaygı düzeyi yüksekse öncelikle bu sorunun çözülmesi gerekir. Gerekirse psikolojik destek alınmalıdır. Aile içinde huzursuzluk varsa bu durumun giderilmesi ya da çocuğa bunun yansıtılmaması gerekir. Çocuğa karşı ebeveynlerin aşırı bağımlı davranışlar sergilememesi gerekir.

Çocuk bir şey yapacağı zaman cesaretlendirilmeli, yeni şeyler yapacağı zaman teşvik edilmelidir. Çocuk kreşe ya da okula başlayacağı zaman yoğun kaygı yaşıyor ve istemiyorsa aile çocuğu bu duruma kademe kademe alıştırmalıdır. Aile tarafından çocuğun sosyal ilişkileri desteklenmeli yoğun kaygı durumundan dolayı çocuğa kızılmamalı, eleştirilmemelidir.

Kaygı Bozukluğu Tedavisi

Kaygı bozukluğu tedavisinde ilaç tedavisi kullanılmaktadır. Bunun yanında psikoterapi ile de tedavi edilmektedir. Özellik Bilişsel Davranışçı Terapi kaygı bozukluğunda etkili bir yöntemdir. Aynı zamanda kaygı düzeyini arttıran çevresel faktörlere dikkat edilmeli ve gerekirse müdahale edilmelidir. Özellikle aile çok etkili olduğu için gerekirse bazı durumlarda onlarda tedavi görebilirler bu şekilde süreç daha çabuk ilerler. İzmir psikolog için tıklayınız.

Pedagog Kadromuz