Etikete göre gösterilenler çocuk

Pazar, 04 Ekim 2020 19:40

Psikolojide Okul Fobisi Kavramı

OKUL FOBİSİ

Okul fobisi nedenleri, okul fobisi belirtileri, okul fobisi tedavisi, okul fobisi ve ayrılık kaygısı, lise ve ortaokul okul fobisi, okul korkusu pedagog,  ergenlerde okul fobisi, okul fobisi ne kadar sürer?

Sorularınızı cevaplandırmaya çalışacağız. çocuğun okula gitme saati yaklaştığında ve ya okula gittiği zaman başlayan stres, kaygı, gerginlik duygularını yaşamasıdır. Okula gitmek istememe birçok çocukta karşılaşılan bir durumdur. Fakat bu durumun süresi, yoğunluğu ve sebepleri farklılık göstermektedir. Bütün bu etkenler ise çocuk için ciddi bir kaygı sebebidir. Çocuk yaşına ve arkadaşlarına göre büyük tepkiler veriyor ve kendinde yarattığı bu olumsuz duygular belli başlı süreklilik gösteriyor ise okul fobisinden bahsedebiliriz. Okula gitmek istememek en çok görülen yaş grubu 5-6 yaşlardır. Ancak yaş grubundan da anlaşılacağı üzere okula ilk başlama zamanı önemli bir zaman dilimi olsa da zamanla ve ya daha sonraki süreçlerde de karşılaşabilecek durumlardır. Okula giderken yaşanan kaygı her çocukta gözlemlenebilir.

Okul Fobisi ve Annenin Önemi

Okul fobisinin başlangıcı olarak görülen durum anneden ayrılma kaygısıdır. Çocuk ile annenin kurduğu bağ çok önemli ve etkilidir. Anneden uzak kalma ve ya terk edilmekten korkma gibi durumların verdiği stres çocuğu okuldan uzaklaştırmaktadır. Okula gitmek istemeyen çocuklar; uykusuzluk, iştahsızlık, öfke nöbetleri, alınganlık gibi belirtiler göstermektedir. Bir süre beklendiğinde ya da okula gittikçe alışır düşüncesi ile çocuk bu durumdan kurtulmamaktadır. Özellikle çocuğu aynı soruna maruz bırakmış olunmaktadır. Ve her gün aynı kaygıyı yaşayan çocuk okula ve sosyal ortama uyum sağlayamamaktan ötürü kendini problem olarak tanımlamaktadır. Ailesi yüzünden  ebeveynlerine bağımlı büyütülen çocuklarda görülme sıklığı daha fazladır. Aşırı koruyucu tutumu benimsemiş anne-babalar çocuğun kendi hayatlarında bireyselleşmesini engelleyici rol oynamaktadır. Çocuğun sosyal bir ortamda kendine güven duyması oldukça zorlamaktadır. Anne babasından ayrışamaz. Yalnız bir birey olarak ailesinden başka kişilere nasıl davranacağını ve tavır takınacağını bilemez, iyi bir sonuç oluşamaz.

okul korkusu

Okul Fobisine Örnekler

Okul fobisi nedenleri aslında danışanlarımda rastladığım durumlar daha çok şöyle seyretmektedir. Başka sorunlar ile eşlik eden bir durum oluşmaktadır. Örneğin çocuk kardeş kıskançlığı yaşamaktadır ve kardeşi yaş olarak kendisinden küçüktür. Böyle bir durumda büyük çocuk okula giderken küçük kardeş evde annesi ile kalmaktadır. Çocuk kendini evden uzaklaştırılmış ve istenmeyen çocuk olarak düşünmektedir. Derslerde acaba evde annem ve kardeşim ne yapıyor? Bensiz çok eğleniyorlar mıdır? gibi sorular gelmekte ve derse odaklanmada zorluk yaşamaktadır. Böyle durumlarda çocuğun ihtiyacına karşılık vermeden zorla ve otorite ile çocuğu okula yönlendirmek işlevsel bir çözüm olmayacaktır. Onu rahatsız eden durum ile ilgili çalışmalar yapmak faydalı olacaktır.

Bir diğer örnek ise çocukların aşırı eğitim durumu sebebi ile stres yaşamasıdır. Ebeveynler pekçok alanda çocuğunun iyi yetişmesini isterler. Bu sebeple okul faaliyetlerini de teşvik etmesi için de farklı kurslar aldırmak istiyorlar. Ancak çocuğun karakterini ve gelişim sürecini öğrenme aşamasındayken bu tür aşırı eğitim zorlamaları da çocuklarda ailelerin çocuklarının ilgilenmesini istediği alanlardan soğumasına neden olabiliyor. Örneğin çocukların neredeyse tamamı resim yapmayı çok sevmesine karşın çocuğa ilgisini resme yöneltmesini isteyen bir aile, çocuk resim kurslarında resim dersleri aldırmak istiyor. Fakat çocuk ailesinin ısrarı ile geldiği bu tür bir ortamda resme karşı özel bir yeteneği de yoksa diğer çocuklar önünde zorlanabiliyor ve ilgi durmasına karşın resim yapmaktan tamamen vazgeçiyor ve resim yapmayı fobi haline getirebiliyor.

Bir başka karşılaştığım durum ise; çocuk evde sınırsız bir ortamdadır. Böyle bir ortamda kurallar ve sınırlar yoktur. Böylece istediği her şeyi istediği zaman yapabildiği ve yaptıkları yüzünden olumsuz durumlar ile karşılaşmadığı bir ev ortamına sahiptir. Fakat okul kuralcı ve disiplinli bir yerdir. Bu yüzden çocuk okulda eğlenemez ve kendini iyi hissetmez ve bulunmak istemez. Çünkü ev kendi otoritesini kurduğu ve memnun olduğu bir alandır. Bu nedenle çocuk okuldan uzaklaşır ve orası ona cazip gelmemeye başlar. Böyle durumlarda çocuğun hayatının her alanında sınırlar ve kurallar ile bir düze oluşturmalı ve otorite figürlerini hatırlatmalıyız. İzmir okul fobisi üzerine pedagog arıyorsanız yanınızdayım, çaresiz değilsiniz çözüm var. Zamanında müdahale edilmezse kronik okul fobisi gibi bir psikolojik soruna neden olabilir.

Yazan: Pedagog Beril Özsoy

Pedagog & Çocuk Ergen Uzmanımız

Beril Özsoy hk. ve yorumlar için Tıklayınız

Psikolojik Danışman & Emdr Terapisti

Pedagog Kadromuz

 

Etiketler
Pazar, 04 Ekim 2020 19:39

İzmir Anoreksiya Terapisi Mümkün

ANOREKSİYA NERVOZA

Anoreksiya nevroza tedavisi; genellikle ergenlerde ve özellikler kızlarda görülen bir yeme bozukluğudur. Beden algısı bozukluğudur. Kişi kesinlikle zayıf olduğuna inanmaz ve ısrarla yemek yemekten kaçınır. Bir süre sonra zayıflama hayati tehlikeye ulaşacak boyutlarda olur. Kilo almaktan aşırı korkan bu kişiler bir süre sonra yemek yemeyi reddederler.

Tüm beden algısı bozuklukları gibi bu da psikolojik alt temelleri olan bir hastalıktır. Kişinin hem bir diyetisyen hem de psikoterapist ile çalışması gerekli görülür. Bu kişileri terapiye ikna etmek de oldukça zordur çünkü durumlarının farkında değillerdir.

Tam olarak sebebi bilinmemekle birlikte psikolojik sosyolojik ve çevresel faktörlerin etkisi olduğu bilinmektedir.

Peki anoreksiya tedavisi ile hastalıktan tamamen kurtulmak mümkün müdür?

Elbette mümkün, kişi gönüllü olduğu müddetçe birkaç farklı meslek grubuyla çalıştığı takdirde bu problem çözülür. Psikoterapistler öncelikle kişideki kilo alma korkusunun neye dayanarak hayatında olduğunu bularak kişiye farkındalık sağlamakla başlarlar.

Anoreksiya hastaları neden güven kaybı yaşarlar?

Bu kişiler genelde kilo aldıkları takdirde çevreleri tarafından onay görmeyeceğine inanma gibi bir yanlış inanç geliştirirler ve bu da beslenme düzenlerini bu şekilde etkiler.

Anoreksiya hastaları neden intihar girişiminde bulunur?

Bu hastaların genelde yanlış inanç sistemleri olduğu için intihara meyilleri de diğerlerine nazaran yüksektir.  Kilo almak onlar için felakettir ve hayatlarındaki bir başka durumu tetikler bu yüzdendir ki psikoterapistle çalışmaları gerekir.

anoreksiya nervoza izmir

Anoraksiya Tedavisi Var mı?

Anoreksiya hastaları hangi ilaçları kullanmaları tehlikelidir?

Bu da genelde sorulan bir soru olmakla birlikte bir tıp doktorunun kişiye özel muayenesinde belirlenebilecek bir durum olup kesin bir yargıya varılamamaktadır.

Anoreksiya hastalarının yaşam süreleri ne kadardır? Anoreksiya tedavi edilmezse ne olur?

Burada da yine kesin olarak söylenebilecek bir durum söz konusu değildir fakat kişi uzun süreler ısrarla yemeyi ve tedaviyi reddederse sonu maalesef yetersiz gıda alımından ve zayıflıktan kaynaklı ölüm olacaktır.

Anoreksiya tedavisi ne kadar sürer?

Diğer psikolojik problemlerde olduğu gibi bu da kesinlikle kişiye bağlı olarak değişir. Geçmişten gelen bir travma ya da obsesif kompulsif bozukluk gibi başka bir psikolojik rahatsızlık da geliyorsa arkasından seanslar uzayabilir. Fakat burada da en önemlisi kişinin iyileşeceğine dair inancı, bunu istemesi ve tedaviye sadık davranmasıdır.

anoreksiya nervoza

Anoreksiya tedavi sonrası tekrar eder mi?

Geçmişten gelen kötü yaşantılar temizlenir ve kişinin kilo almaya/ vermeye dair inancı normale dönerse tekrar yaşanması zordur. Fakat her kişi farklı olduğu için net bir şey söylememek en doğrusu. Bireyin baş etme becerilerini güçlendirmek ve farkındalık getirmek terapistin üzerine düşen önemli görevlerdendir.

Anoreksiya hastaları hamile kalabilir mi?

Hastalığın boyutu çok ilerlemediği takdirde tabii ki fakat kişinin kilo almaya yönelik algısı çok negatif olduğu için buna istemeyen kişi genelde kendisi olur.

Anoreksiya hastaları tedavisinde alternatif tıp ile tedavi edilir mi?

Hayır, kişinin kendini profesyonellere tedavi etmesi gerekir.

Anoreksiya tedavisi İzmir almak istiyorsanız bu konuda elinizi çabuk tutup kendinizi işin uzmanlarına bırakmalısınız.

Yazan: Pedagog Gamze Güder

Pedagog Kadromuz

 

Etiketler

Covid-19 Çocuklar Üzerine Etkileri

Bu yazımızda Corona virüsünün çocuklar ve ergenler üzerindeki etkilerine değineceğiz.Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü ve pandemi döneminde çocukların psikolojisini dengede tutmanın ipuçlarına bakacağız.

Covid-19 virüsü çocukları etkiler mi?

cocuklarda corona virusuÇocukları etkileme düzeyi konusunda henüz az bilgi olmasına rağmen korona virüsün her yaş grubuna bulaşabilme durumu gözlemlenmiştir. Diğer yaş gruplarına oranla çocuklara bulaşma oranı azdır. Elde edilen bilgilere göre ise kronik rahatsızlık ve yaşlı bireylerde ölümle sonuçlanan vaka sayısı daha fazladır.

Covid-19 çocuklara nasıl anlatılmalı?

Covid-19 süreci bizler için olduğu gibi çocuklar içinde yeni bir süreç. Bizlerin yaşadığı endişe ve korkuların hepsini çocuklarda yaşıyorlar. Çocukların merak ettikleri şeyleri sormalarına izin vermeliyiz. Çocuklara doğru bilgiler açık, yalın ve anlayabilecekleri ifadeler kullanarak söylemeliyiz. Çocukların başkalarından ya da televizyondan edinecekleri yanlış bilgiler çok daha kötü sonuçlar doğurabileceğini unutmamalıyız. Kendilerini ve arkadaşlarını nasıl koruyabilecekleri konusunda bilgiler vermeliyiz. El temizliğinin virüsün yayılmasını önlemede önemi göz önünde bulundurularak el yıkamayı eğlenceli hale getirecek şarkılarla aktivite şeklinde öğretebiliriz. Çocuklarında bizlerinde güvende hissetmeye ihtiyacımız olduğunu göz önünde bulundurarak çocuklarımızla konuşabiliriz. Kurallara uyulduğu zaman virüsten korunduğumuzu çocuklara ifade edebiliriz. Çocuklarla konuşmayı sonlandırırken konuşmanın dikkatli ve rahatlatıcı bir şekilde sonlandırmalıyız.

cocuklarda covid 19

Çocuklara Korona Virüsten Korunmayı Öğreten Yöntemler:

Okulöncesi dönemdeki çocukların korona virüsü göremedikleri için hastalığı zihinlerinde anlamlandıramayabilirler. Ebeveynleri olarak çocuğunuza korona virüsü anlatmak için şu yöntemi kullanabilirsiniz. Çocuğunuzla bir kağıda renkli kalemlerle virüs resmi çizin. Kolonyayı veya dezenfektanı çizdiğiniz virüsün üstüne dökün. Çizdiğiniz virüslerin kolonya ve ya dezenfektanla yok ettiğinizi çocuğunuza anlatabilirsiniz.

Covid-19 Çocukları Nasıl Etkiledi?

Covid-19 etkisi dünyada hala devam ediyor. Pandemi süreci her bireyin günlük rutinini farklı farklı etkiledi. Getirilen sokağa çıkma kısıtlamaları, okulların kapatılması, çevrimiçi dersler gibi hayatımıza pek çok yeni şey girdi. Hayatımıza yeni giren şeyler bizlerin normal dengesini bozdu. Çocuklarda da bu durum benzer şekilde gerçekleşti. Okula gidip arkadaşlarıyla vakit geçirdikleri dönemleri evde kısıtlı kalarak geçirdiler. Sosyal mesafeye uyulması gerektiği için akranlarıyla görüşemediler. Korona virüsünün yaşlı ve kronik hastaları daha çok etkilediği göz önünde bulundurularak akrabalarından uzak kaldılar. Çocukların yaşadığı büyük değişiklikler onları belirsizliğe itti. Bu belirsizlik içinde ne yapacaklarını tam anlamıyla bilmedikleri için de yetersiz hissettiler. Bu da çocuklarda kaygının artmasına ve kontrol edilememesine sebep oldu. Bu durumlar hem çocukların psikolojisini hem de ebeveynlerinin psikolojisini olumsuz anlamda etkiledi. Pandemi ve çocuklarda kaygı bozukluğuna yol açabilir. Corona ya da covid-19 çocuk ve ergenlerde panik atak, hastalık hastalığı, uyku problemlerine yol açabilir.

Covid-19 Sürecinde Çocuklardaki Hangi Değişikliklerde Yardım Alınabilir?

Okul öncesi çocuklarda (3-6 yaş) davranış ve becerilerde gerileme, anne babaya aşırı bağlanma ve ayrılamama, uyku sorunları, iştahsızlık, korkular, yatak ıslatma, zarar verici davranışlar, yabancılardan aşırı korkma, nedeni bilinmeyen ağrılar ve konuşma sorunlarda yardım alınabilir.

Okul dönemi çocuklarında (7-11 yaş) ise huzursuzluk, saldırganlık, aşırı bağlanma, kabuslar, belirgin konsantrasyon sorunları, yapması beklenen aktiviteleri yapmama, yaşa ve bilişsel gelişim düzeyine göre daha küçük yaşta çocuk davranışları sergilemesi şeklindeki davranış değişikliklerinde yardım alınabilir.

Ergenlik döneminde olan çocuklarda (12-18 yaş) döneme özgü birçok duygusal ve fiziksel değişiklik devam etmekte olduğu için, salgın hastalık ve zorunlu olarak evde kalma birçok soruna neden olabilir. Bazı ergenler böyle bir sorun olduğunu tamamen inkar edebilirler ve hayatlarında hiçbir değişiklik yapmayı kabul etmeyebilirler. Uyku ve yeme sorunları, aşırı huzursuzluk, saldırganlık, içe kapanma, üzüntü, yoğun kaygı, fiziksel ağrılar, davranış sorunları, alkol kullanımı gibi riski davranışlarda artış gözlenebilir. Bu davranış değişikliklerinde psikolojik yardım alınması önerilebilir.

Covid-19 Dolayısıyla Yaşamını Kaybeden Akrabaları Varsa Neler Yapılmalı?

Öncelikle yaşanan her kaybın acı olduğu unutulmamalıdır. Çocuktan bu durumu saklamamalı çocuğun yaş grubuna uygun olacak şekilde çocuğa doğru bilgi verilmelidir. Pandemi sürecinde cenaze geleneklerimizin tamamı yapılamasa da yapılmış ya da yapılacak olanlarda çocuğun kayba vedasını kabullenmesi için bulunması son derece önemlidir. Yas sürecinin son derece normal olduğu kabul edilmelidir. Yas sürecinin 5 aşaması vardır. Yetişkinde de çocuklarda da bu dönemler kendine has bir şekilde yaşanır. Bu aşamaların yaşanması son derece olağandır. İlk aşamada birey kaybı inkar eder ve inanmak istemez. Sonraki aşama öfke aşamasıdır. Bu aşamada birey kendini ya da çevresini suçlayabilir. Bu süreçte yaşanabilecek öfke ve kızgınlık normaldir. Pazarlık aşamasında ise birey daha uysal davranır. Yaşanan zor durumun kaldırılmasını ister. Depresyon aşamasında birey kendini güçsüz hisseder ve gerçeği kavrar. Son aşama olan kabullenme aşamasında birey yaşanan yoğun duyguları bir kenara bırakır. Kaybı kabullenir. Bu aşamaların uzun sürmesi ya da atlatılamaması durumunda psikolojik destek alınması önerilir.

Etiketler
Pazar, 04 Ekim 2020 19:36

Çocuğun Özgüveni Nasıl Geliştirilir?

Çocukta Özgüven ve Özgüven Eksikliği

Hemen hemen herkesin özgüvenin ne olduğu ile ilgili doğru veya yanlış bir fikri vardır. Bu yazımızın ana fikri ‘çocuğun kendine olan güveni nasıl sağlanır, nasıl geliştirilir’ olsa da önce özgüvenin ne olduğu, nasıl oluştuğu gibi gerekli ve önemli bilgileri aktarmakla başlayalım. Kişilerin hayatındaki önemli kavramlardan biri de özgüvendir. Başarı, sosyalleşme, mutluluk gibi insanların yaşamına anlam katan pek çok olayda özgüven bize destek vermektedir. Özgüvenin de çocuklukta oluştuğunu ve çocukluktaki herhangi bir olumsuz yaşantıda kolayca zedelenebileceğini düşünürsek, bu dönemde özgüvenin oluşturulup desteklenmesi çok önemlidir.

Özgüven kişinin kendi yeteneklerine, duygu ve düşüncelerine, değerlerine, ilgilerine güvenmesi, kendisini sevmesi olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda kişilerin aldığı kararları gerçekleştirebilmesi için aldığı bir güçtür. Kişinin kendisini tanıması ve kendisiyle barışık olması ile ilgilidir. Çocukta özgüven eksikliği ise birtakım nedenlerle çocuğun kendine olan güveninin zayıf olması durumudur. Kendini sevmeme, yalnızlık, pasiflik gibi kavramlarla da tanımlanabilir. Bir çocuğun özgüvenli olması ise kendisine yönelik iyi duygular geliştirmesi sonucu iyi hissetmesidir. Çocukta öz yeterlilik özgüven kavramıyla ilişkilidir ve çocuğun çeşitli durumlarla yüzleşmesi, hedeflere ulaşma konusunda kararlığı ve kendine olan güvenini ifade eder. Özgüven de öz yeterlilik de çocuğun motivasyon geliştirmesine yardımcı olur.

cocuklarda ozguven eksikligi

Çocukta Özgüven Gelişimi Nasıl Başlar? Ebeveynlerin Çocuğun Özgüven Gelişiminde Rolü Nedir?

Çocukta özgüven gelişimi doğduğundan itibaren başlar ve yaşam boyu gelişmektedir. Bebeğe yeterli ilgi, şefkat, bakım, sevgi verilmesi özgüven oluşumunun temelidir. Daha sonrasında çocuğa ilk yıllarında verilen mesajlar, anne ve babanın çocuğa karşı tutumu, ebeveynlik stilleri (ihmalkar, koruyucu vb.), ebeveynlerin çocuktan beklentileri çocuğun kendine dair olumlu düşünceler geliştirmesine, çocukta özgüven oluşmasına yardımcı olur. Çocuğun kendini güvende hissetmesi bu dönemde çoğunlukla ailesine bağlıdır. Günümüzde özgüven problemi yaşayan yetişkinlerin hemen hemen hepsinin çocuklukta yaşanan özgüven zedeleyici bir problemi bulunmaktadır. Sonuç olarak çocuğun yaşamının ilk yıllarından itibaren ihtiyaçlarının yeterli ve düzgün bir şekilde giderilmesi özgüven oluşumunda büyük rol oynar.

cocuk ozguven

Çocukta Özgüven Eksikliği Nasıl Oluşur?

Çocuklukta yaşanan travmalar birçok psikolojik rahatsızlığa temel oluşturduğu gibi özgüven eksikliğine de yol açabilir. Bunun yanında yukarıda bahsettiğimiz gibi

  • Çocuğa yeterli bakım verilmemesi
  • Çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmaması
  • Kötü ebeveynlik stilleri
  • Çocuğu sürekli arkadaşları veya kardeşiyle kıyaslama
  • Çocuğa baskı uygulama
  • Okulda dışlanma, aşağılanma, zorbalığa maruz kalma
  • Çocuğu sürekli azarlamak
  • Aile içi problemler (anne babanın kavgaları, geçimsizlikler)
  • Çocuktan yüksek beklentilere sahip olma
  • Mükemmeliyetçilik

Ebeveyn olarak çocuklarınızı koruyup kollamak istemeniz normaldir fakat aşırı korumacı veya ihmalkar tutumlar çocuğunun özgüvenini zedeleyebilir. Tüm bu ve bunun gibi nedenler problem çözme becerisi gelişmemiş, anne-babaya bağımlı, sorumluluk alamayan kısaca özgüveni düşük çocuklar yetiştirilmesine neden oluyor. Çocuğun kendine güvenini sağlamak için bu tür davranışlardan uzak durmanızı öneriyoruz.

Çocuğumun Özgüven Eksikliği Yaşadığı Nasıl Anlarım?

Çocuğunuzun kendine güvensizliği olduğunu anlamanız için belli başlı ipuçları vardır. Eğer çocuğunuz;

  • Duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanıyorsa
  • Sorumluluk almaktan kaçıyorsa
  • Güvendiği kişilerden ayrılırken sorun yaşıyorsa
  • Başarısızlık korkusu yaşıyorsa
  • Yeni sosyal ortamlara girmekten çekiniyor, yanında hep birini istiyorsa
  • Karar verirken zorlanıyorsa
  • Kendini yetersiz görüyorsa
  • Fiziksel görünüşünü beğenmiyorsa
  • Keyif alabileceği aktivitelere ilgisizse
  • Uyum sağlama problemi varsa
  • Sürekli utanç halinde ve kendini sevmiyorsa
  • Hayır demekten çekiniyor ve korkuyor, kim ne derse ve ne isterse yapmaya çalışıyorsa
  • Arkadaşları tarafından hor görülüyor veya dalga geçiliyorsa
  • Olumlu yanlarını görmezden gelip sürekli olumsuz yanlarına odaklanıyorsa

Özgüven eksikliği yaşıyor olabilir. Bundan sonra kendi kendinize şu soruyu sormalısınız: ‘çocuğumun kendine güvenmesi için ne yapmalıyım’

Çocuğumun Kendine Olan Güvenini Nasıl Arttırabilirim? 

Ailelerin en çok merak ettiği ve araştırdığı konulardan bir tanesi de ‘çocuğa özgüven nasıl kazandırılır’ üzerinedir. Burada çocukta özgüven geliştirmek için en büyük görev ailelere düşüyor. Öncelikle evde herkesin birbirine güvendiği huzurlu bir aile ortamı oluşturulmalıdır. Çocuğun duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebileceği bir ortam olmalıdır. Ebeveynler duygularını da açıkça ifade etmelidirler. Çocuğa olan sevgilerinin onun başarı ve başarısızlıklarıyla ilgili olmadığı hissettirilmelidir. Çocuğa özgüven kazandırmak için çocuğunuzu destekleyerek işe başlayabilirsiniz.

Ne yaparsa yapsın, çocuk, ailesinin onu hep destekleyeceğini bilmeli. Ona olumlu geri bildirimler verin. Olumsuz geri bildirimler çocuğun cesaretini kıracaktır. ‘Bunu yaparsan seni sevmem’ gibi cümlelerden uzak durun. Çocuğun gelişim özelliklerinin ve yeteneklerinin üstünde beklentiler içerisine girmeyin. Çocuğunuza tehdit içerikli cümleler kurmayın. Çocuğunuza hiçbir türlü fiziksel veya psikolojik şiddet uygulamayın. Çocuğa özgüven kazandırma yollarından biri de çocuğunuza ufak sorumluluklar vermektir. Bu sayede çocuğunuzun sorumluluk almasını, bir şeyler başarma duygusunu tatmasını sağlayabilirsiniz.

Çocuğa Özgüven Nasıl Aşılanır?

Çocuk bir şey anlatırken onu dinleyin, görmezden gelmeyin. Çocuğun önemsendiğini anlaması onun özgüvenini olumlu etkileyecektir. Çocuğu da ilgilendiren konularda onun da fikrini almanız çocuğun özgüvenini arttırabilir. Çocuğunuzu küçümsemeyin, eleştirmeyin, başarılı olduğu konuları takdir edin. Ailece boş zamanlarınızı birbirinize ayırın, birlikte keyifli vakit geçirin.

Çocuğunuzun ilgi duyduğu faaliyetlere yönelmesini sağlayın. Bu sayede yeteneklerini de keşfedecektir. Çocuğunuzun ilk rol modellerinin siz olduğunuzu unutmayın. Okul öncesi dönemde de çocuğa verilen eğitimin çocuğun özgüveninin oluşmasında büyük rolü vardır. Ayrıca çocukta özgürlük de özgüven oluşmasında önemlidir. Özgürlükten kasıt ihmal etmek değil, çocuğun haklarını gözeterek baskı altına almadan çocukluğunu yaşamasına izin vermektir. Kısaca ‘çocuğa özgüven nasıl verilir’ demeden önce çocuğa ihtiyacı olduğu ilgi, şefkat, sevgi ve bakım verilirse, çocuğa anlayışlı ve empatik bir tarzda yaklaşılırsa zaten özgüveni yüksek bir çocuk olacaktır.

Tüm bunların dışında ‘her şeyi yaptım ama çocuğumun hala kendine güveni yok’ diyorsanız, çocuğunuzun özgüven problemi elinizde olmayan bir takım sebeplerden kaynaklanıyorsa ‘çocuğun özgüveni nasıl arttırılır’ bilmiyorsanız bir uzmandan yardım almanızı öneriyoruz. Bu konuda size yardımcı olabilecek uzmanlar; psikolog, pedagog, psikolojik danışman ve psikoterapistlerdir. Uzmanlar gerekli bilgileri alıp size ve çocuğunuza en uygun şekilde tedavi vermektedir. Terapilerin yanında çocukta özgüven ilacı ile de psikiyatrlar tarafından tedavi uygulanabilmektedir. Fakat çocuğun yaşı ile bağlantılı olarak hem aileler hem doktorlar tarafından ilaç pek önerilmemekte, bu konuda daha çok terapiler tercih edilmektedir. Çocuklarda en etkili tedavi yöntemlerinden biri olan Oyun Terapisi özgüven eksikliğinin nedenlerini anlamak ve özgüven eksikliğini ortadan kaldırarak çocuğun kendine güvenini geliştirmek için en uygun terapi şeklidir. Özgüven eksikliği oyun terapisi özellikle 2 – 12 yaş arasında çok etkili olmaktadır.

Özgüven Sahibi Olmak Çocuğuma Neler Kazandıracak?

Çocuğunuzun özgüven sahibi olmasının ona pek çok katkısı olacaktır. En basitinden çocuk artık kendini olduğu gibi kabul edecek ve kendini sevmeye başlayacaktır. Özgüveni yüksek çocuk sosyal ortamlarda kendisini daha iyi ifade eder. Çocuğun herhangi bir probleminin olması anne ve babayı da birbirinden uzaklaştırabilmektedir. Özgüveni yüksek bir çocuğun ise aile içi iletişimi iyidir ve ailedeki etkileşim de olumlu olmaktadır. Burada yazılan yüksek özgüven kavramının kibir ile bir alakası yoktur. Yüksek özgüvenin pek çok yararı varken kibir insana zarar verir.

Özgüveni yüksek çocuklar genellikle pozitif düşünürler. Önlerine çıkan engellerin onları yıkamayacağını bilirler. Kendilerini iyi tanıdıkları ve olumlu, olumsuz tüm özelliklerini bildikleri için gerçekçi hedefler belirlerler. Kendine güvenen çocuklara arkadaşları, ailesi ve öğretmenleri de güvenir. Bu tür çocuklar genelde oyun oynarken bile yönetici veya kurucu konumundadır. Tüm bunların ortak sonucu olarak da çocuğun kendine güvenini arttırmak çocuğa başarı getirir. Yapılan araştırmalarda da özgüveni yüksek çocukların ilerleyen zamanlarda daha başarılı oldukları bulunmuştur. Özgüven seviyesi motivasyonla doğrudan ilişkilidir. İzmir, Ankara, İstanbul, Konya, Antalya, Bursa ve Van da uzman arkadaşlarımız var. İzmir de 5 ilçe de merkezimiz vardır.

Etiketler
Kardeş Kıskançlığı Ne demek?

Kardeşe sahip olmak çocukların duygusal ve sosyal gelişimlerini destekleyici bir durumdur. Kardeşler çoğunlukla birlikte vakit geçirerek birbirlerinin gelişimlerine destek olacaklardır. Bu süreçte kardeş arasında en sık karşımıza çıkan sorun kardeş kıskançlığıdır. Kıskançlık; çocuk, yetişkin veya yaşlı her yaşta görülebilen ve huzursuz edici bir duygudur. Kardeş kıskançlığı, kıskançlık türleri arasında en yaygın olanıdır. Kardeş kıskançlığı tanım olarak özellikle büyük çocuğun aileye yeni katılan kardeş/kardeşlerini kıskanmasıdır. ‘kızım/oğlum yeni doğan kardeşini kıskanıyor’ gibi cümleler günümüzde aileler tarafından sıklıkla kullanılmaktadır.

Bilindiği üzere ilk çocuk ailenin göz bebeğidir. Bütün ilgi sadece onun üzerinde toplanır. Böyle büyümeye alışmış bu çocuk için aileye yeni bir kardeşin katılması ilk çocuğun saltanatını sona erdirecek ve çoğu ilgi ve dikkat artık yeni doğan üzerinde yoğunlaşacaktır. Doğum sonrası yeni bebek için ziyarete gelenler olacak, aile yeni doğanla daha fazla ilgilenmek zorunda kalacak. Bunu gören ilk çocuk da normal olarak artık eskisi gibi sevilmediğini, pabucunun dama atıldığını düşünecek ve bütün bunların sebebinin kardeşinin doğmasından kaynaklandığını savunarak kardeşini kıskanmaya başlayacaktır.

Aslında ilk çocuklar için bu durumu bir noktaya kadar normal karşılayabiliriz. Fakat davranışlar artık basit bir kıskançlık olmaktan çıkar, aileye gard alınmaya başlanırsa veya kıskançlık krizleri, öfke nöbetleri görülürse artık bir problem olduğunu söyleyebiliriz. Kardeş kıskançlığının yanında küçük çocuklarda abla-abi kıskançlığı da görülebilmektedir. Zaman zaman aileler tarafından çocukların yaşadığı 2 yaş sendromu ile de karıştırılabilmektedir. Belirtiler benzese de 2 yaş sendromu gelişimsel sürecin bir parçasıdır. Kardeş kıskançlığı olan çocuklarda bu dönem daha zorlu geçmektedir. Şimdi ebeveynlerin ‘oğlum kardeşini kıskanıyor, kızım kardeşini kıskanıyor’ gibi yakınmalarına cevap bulmaya çalışalım.

Kardeş Kıskançlığına Sebep Olan Şeyler Nedir?

Çocuğu, kardeşini kıskanmaya iten şey genellikle kendisinin artık eskisi gibi sevilmeyeceğini, herkesin kardeşiyle ilgileneceği, kendisinin unutulacağı düşüncesidir. Kimi çocuklar kardeşi beşikteyken onu kendine bir rakip olarak görmeyebilir ve bu yüzden kardeşini kıskanmayabilir. Yani ilk zamanlar kıskançlık belirtisi görülmeyebilir. Ama kardeş ayaklanıp konuşmaya başladığı zamanlarda artık sadece ailenin değil çevredeki herkesin dikkatini üzerine çektiği için kıskançlık gün yüzüne çıkmaktadır. Zaten çoğu kardeş kıskançlığı kardeş doğar doğmaz kendini göstermektedir.

Risk faktörü sayabileceğimiz bir diğer konu kardeşler arasındaki yaş farkıdır. Yaş farkının azlığı kardeş kıskançlığının oluşmasına ortam hazırlayabilir. Birçok aileden ‘3 yaşındaki oğlum/kızım kardeşini kıskanıyor’ cümlesini duyabilirsiniz. Bu yüzden uzmanlar kıskançlığın oluşmaması için kardeşler arasındaki yaş farkının en az 3-4 olmasını öneriyor. Bunun yanında ebeveynlerin yeni bir bebek dünyaya geldiğinde ilk çocuğa yaklaşımları da çok önemlidir.

Yeni doğanın daha bakıma muhtaç olduğunu bilsek de ilk çocuğa kesinlikle artık ona olan sevginin ve ilginin azaldığı hissettirilmemelidir. Mümkün olduğunca yeni bir bebek dünyaya gelmeden önceki yaşantılar devam ettirilmeye çalışılmalıdır. Yeni doğan aileye katıldığında eskiden birlikte yapılan aktiviteler hafta sonu parka gitmek gibi devam ettirilmezse çocuk bunun nedenini yeni doğan kardeşi olarak görür ve kıskançlık başlar. Siz de "kızım/oğlum kardeşi olunca çok değişti"gibi cümleler kuruyor ve bunu fark ediyorsanız çocuğunuzun kardeş kıskançlığı yaşadığından şüphelenmeniz doğaldır. Yine de en doğru karar için bir uzmana sorabilirsiniz.

Çocuklarınız Arasında Kardeş Kıskançlığı Olduğunu Nasıl Anlayabilirsiniz?

Çocuklar kardeşini kıskandıklarına dair belli başlı ipuçları verirler. Bu ipuçları aileye veya yeni doğan kardeşe karşı olabilir. Kardeş kıskançlığının olup olmadığını anlayabilmeniz için çocuğunuzun her hareketini gözlemlemeli ve takip etmelisiniz. Genel olarak kardeş kıskançlığı nasıl anlaşılır? Belirtiler aşağıdaki gibidir;

  • Ebeveynlerden uzaklaşmaya çalışma
  • Çocuğunuz sizi dinlememesi
  • Kardeşine kaba ve soğuk davranması
  • Kardeşini hırpalamaya çalışmak gibi şiddet eğilimleri göstermesi, kardeş kıskançlığı gözlemleyen ailelerin çoğunun söylediği şey ‘oğlum kardeşini dövüyor veya kızım kardeşini dövüyor’ olmaktadır.
  • Altını ıslatma, parmak emme gibi alışkanlıklara başladıysa
  • Sürekli sinirli ve agresif davranması
  • İçe kapanma
  • Yalnız uyuyamama
  • Çocuğun sürekli kabus gördüğünü söylemesi
  • Tırnak yeme, kardeş kıskançlığı belirtileri arasında sayılabilir.

Çocuğunuzda benzer davranışlar gözlemliyorsanız kardeşi ile arasındaki iletişime odaklanıp sorunu iyice anlayabilirsiniz. Bunun yanında uzmanlardan kardeş kıskançlığı terapisi alabilir, ailenizin daha huzurlu bir hayat sürdürmesine yardımcı olabilirsiniz.

kiskanc kardes

Kardeşini Kıskanan Çocuk Ne Düşünür?

İlk çocuk ailenin çocuk büyütme konusundaki ilk tecrübesidir. Herhangi bir istisnai durum dışında ilk çocuktan önce ailelerin çocuk büyütme ve yetiştirme konusunda tecrübesi olmamaktadır. Bu yüzden ilk çocuk çoğunlukla kulaktan kulağa dolaşan bilgilerle, internetten veya çocuk yetiştirme ile ilgili kitaplardan edinilen bilgilerle büyütülmeye çalışılır. Bunun yanlış veya doğru olması aileden aileye veya edinilen bilgilerin kaynağına göre değişebilir. Ama tabi ki bir uzmandan yardım almak en iyisi olacaktır. Bunun yanında ilk çocuk ailenin ilk göz ağrısıdır.

Doğduğundan itibaren bütün ailenin dikkatini üzerine çeker. Aile arasında kucaktan kucağa dolaşır. Ailelerin bilinçsiz olmasından da kaynaklı olarak istediği çoğu şey yapılır, alınır. Çocuk bir müddet sonra bu saltanata iyice alışacaktır. Böyle bir çocuk için onun saltanatını devirebilecek, ki böyle bir ihtimalin dahi olması çocuk için huzursuz edicidir, birinin aileye katılması normal olarak kardeş kıskançlığı oluşturabilir. İkinci çocuk artık ailenin daha tecrübeli ve bilgi sahibi olduğu ebeveynlik dönemine denk gelir.

İlk çocuk kendi bebeklik dönemini hatırlamadığı için ikinci çocuğa bebeklik dönemindeki verilen ilgi ve bakıma özenir. Özellikle yeni doğanın geceleri ağlaması ve ailenin sürekli uyanık kalmak zorunda olması, yeni doğanın anne sütü ihtiyacı ve annesini emmesini ilk çocuk eskisi gibi sevilmediği ile yorumlayabilir. Bu ve bunun gibi nedenlerle ilk çocuk, ihmal edildiğini, önemsenmediğini düşünür, bundan da acı çeker ve hüzünlenir.

Özellikle dikkat edilmesi gereken önemli bir diğer konu ilk çocuğun, annesinin ikinci çocuğu doğururken veya doğurduktan sonra çektiği olası fiziksel acı ve ağrılara tanık olmamasıdır. Eğer tanık olursa kardeşinin, annesine acı çektirdiğini düşünerek ona karşı tavır alabilir. Sonuç olarak ‘oğlum/kızım kardeşini kıskanıyor ne yapmalıyım?’ demeden önce çocuğu anlamanız ve yaşadıklarını onun gözüyle değerlendirmeniz önemlidir. Bu kardeş kıskançlığı gidermek için atabileceğiniz ilk ve en önemli adım olabilir.

Ebeveyn Olarak Ne Yapmalıyım?

Kardeş kıskançlığının oluşması her ne kadar normal kabul edilebilirse de ebeveynlerin bu durumu tetiklememeleri, kıskançlığın ileri boyutlara taşınmaması için bir takım davranışlar sergilemeleri gerekir. Kardeş kıskançlığı oyun terapisi genelde en çok işe yarayan ve çok etkili olan bir terapi yöntemidir. Ailelere kardeş kıskançlığı için öneriler;

  • Kardeş kıskançlığı nasıl önlenir? Kardeş kıskançlığını önlemek için ailelerin atacağı ilk adım hamilelik süresinde ilk çocuğu bir kardeş sahibi olmaya hazırlamaktır. Yeni bebeği olacak ailelerin ortak sorunlarından biri ‘çocuğum kardeş istemiyor’ yakınmasıdır. Burada en büyük görev ailelere düşmektedir. Şöyle ki çocuk kardeşi olunca ne olacağını, hayatında neler değişeceğini düşünüyor? önce onu dinleyip anlamalısınız, daha sonra uygun bir dille gerçekte ne olacağını anlatabilirsiniz. Yanıldığı yerleri düzeltmekten çekinmeyin. Örneğin 2 yaşındaki bir çocuğa kardeşi olacağı nasıl anlatılır? Şöyle ki bir kardeşinin olacağı, kardeş kavramını yaşına uygun açmanız daha doğru olacaktır. Onunla neler paylaşabileceği, ilk zamanlarda aynı kendisinin bebekliğinde olduğu gibi kardeşinin de ilgi ve bakıma ihtiyacı olduğu uygun bir dille anlatılmalıdır. Annenin hamilelik süresince yaşayacağı değişimlerden de çocuğa uygun dille bahsedilmeli, çocuk bu durumu normal karşılamalı, kaygılanmamalıdır. Çocuğa asla doğru olmayan, geçiştirici bilgiler verilmemelidir. Daha detaylı bilgi için uzmanlara danışabilirsiniz.
  • Kardeş kıskançlığını engellemek için yeni doğanın bakımını yaparken ilk çocuğa da yapabileceği küçük sorumluluklar verebilirsiniz. Yerine getirdiği sorumlulukları onaylayın, ödüllendirin. Çocuğun hala önemsendiğini düşünmesi gerekir.
  • Kardeş gelmeden önceki ilgi ve davranışları devam ettirin
  • İlerleyen zamanlarda kardeşlerin beraber vakit geçirmelerini sağlayın.
  • Kardeş kıskançlığını aşmak için paylaşılamayan oyuncak, araç-gereçleri adil yollarla oynamalarını sağlayın. Eğer çok zorluk yaşanırsa oyuncağı hiçbirine vermeyebilirsiniz. Paylaşarak elde edebileceklerini öğreneceklerdir.
  • Kardeş kıskançlığında nasıl davranmalı? Çocuklarınızın kavga, itip kakışma durumlarında onları ayırın, biraz sakinleşmelerini isteyin. Her ikisini de dinleyerek ne istediklerini sorun. İsteklerine de eşit koşullarda çözüm bulmaya çalışın. Hatta birbirlerinin isteklerine mümkün olduğunca yardım etsinler siz de bu davranışlarını ödüllendirin. Daha sonra kavga ederek değil ancak konuşarak ve birbirlerini dinleyerek istediklerini elde edebileceklerini, kavga etmelerinin hiçbir şeyi çözmediğini anlatın.
  • Kardeş kıskançlığı için neler yapılabilir? Çocuklarınızı birbiriyle kıyaslamayın, onları yargılamayın. ‘kardeşin küçük o yapar, sen abisin, ablasın yapamazsın’ gibi cümleler kurmaktan kaçının.
  • Kardeş kıskançlığı gözlemleyen ailelerin çoğunun çokça araştırdığı şeylerden biri de basit tabirle ‘kardeş kıskançlığı nasıl geçer?’ Kardeş kıskançlığı çocuklarda iletişim eksikliği, özgüven problemi, uyum sorunları, öfke veya ciddi davranış bozukluklarına yol açabilir. Çocuğun ergenlik veya yetişkinlik döneminde de bu problemler devam edebilir. Bu yüzden kardeş kıskançlığı gözlemlediğiniz ve kıskançlığını problem davranışlarla gösteren çocuklar için bir uzmandan yardım almanızı öneriyoruz. Kardeş kıskançlığı tedavisi uzmanlar tarafından terapi yoluyla gerçekleşmektedir. Bu uzmanlar psikolog veya psikolojik danışmanlar olabilir. Kardeş kıskançlığında oyun terapisi çocuklar için en çok tercih edilen ve en etkili terapi yöntemi olmaktadır. Unutmayın, kardeş kıskançlığının nasıl çözüleceği ailelerin elindedir. Ek olarak kardeş kıskançlığı ile baş etmenin yollarını öğrenmek ve çocuğunuzu daha iyi anlamak için kardeş kıskançlığı ile ilgili kitaplar okuyabilirsiniz veya çocuklarınıza kardeş kıskançlığı ile ilgili etkinlikler yaptırabilirsiniz.
Etiketler
Çarşamba, 30 Eylül 2020 10:42

Çocuklarda Ölüm Kavramı ve Yas Süreci

Çocuğa ölüm nasıl anlatılır? Çocuğun psikoloojisi göz önünde bulunduraraak nasıl davranılır? buna değineceğiz

Çocukluk dönemin sevilen birinin ve özellikle de bir ebeveynin kaybı, çocuk için oldukça zor ve yıkıcı bir süreçtir. Özellikle çocukların yetişkinlere oranla daha sıkıntılı geçirdiği yas süreci, çocukların ölüm, geri dönülmezlik gibi kavramları tam olarak anlayamamasıyla daha da çocuk için sıkıntılı bir duruma dönüşür süreç. Bunun yanında bir ebeveynin kaybı özellikle çocuğun güven üssü olarak gördüğü birinin kaybı olarak algılandığı için de çocuk bu süreci daha zor atlatır. Çocuğun bulunduğu yaşa göre sevilen birinin kaybı karşıdan verilen tepkiler de değişmektedir. Bunun en önemli sebebi ise çocuğun gelişmekte ve yetişkin becerilerinin örneğin soyut şeyleri anlayamama gibi bazılarına henüz sahip olmayan, gelişmekteki beyinleridir.

Yaş Gruplarına Göre Süreç Nasıl Değişir

  • Bebeklik dönemi: Özellikle doğumdan üç yaşa kadar olan süreçte ölüm kavramı tam oturmaz. Ancak bakım verenin kaybının farkındadır bu süreçte çocuk ve genel olarak ağlama, beslenme ve uyku alışkanlıklarında düzensizlik gibi tepkiler görülür. Bilişsel süreçlerin ilerlemekte olduğu dokuz ay ile iki yaş arasındaki dönemde bebek annesini tanır ve bu dönemde annesini kaybeden bebek şiddetli ağlama gibi tepkiler verir. Annenin kaybı, bu dönemdeki çocuklarda baba, kardeş gibi diğer yakınların kaybından daha etkilidir. İlk altı ile dokuz aylık dönemde annenin ölümünden sonra yerine geçen bakım vereni kabullenmesi daha kolaydır. Eğer dokuz aya kadar anneyle kurulan bağ güçlü ise bebek yeni bakım vereni kabullenmede direnç gösterebilir. Bu dönemde yaşanan kayıptan dolayı hayattaki bakım verenlerin hissettikleri acıyı anlamasalar bile taklit etmeye de meyillidirler.
  • Okul öncesi dönem ( 3- 4 – 5 – 6 yaş ): Bu dönemin en önemli yanlarından biri ben-merkezci bir düşüncenin çocukta hakim olmasıdır. Bu yaş grubundaki çocuklar ölümü geri dönüşü olan, geçici bir durum olarak yorumlarlar. Onlar için mezarda olan birinin nefes alması ya da ölen kişinin uykuda olması gibi düşünceler normaldir. Bu dönemde çocuklar süreklilik kavramını anlayamaz. Bu yüzden yas döneminde görülen tepkiler çoğunlukla etraflarında gördükleri değişim yüzünden ve taklit edilen davranışlardır. Çocuklar ancak 4-5 yaşlarına geldiklerinde ancak geçmiş,şu an ve gelecek kavramlarını anlamaya başlarlar. Bu yüzden daha önceki yaşlarda sevdiği birini kaybeden çocuk bunun sonsuza dek sürecek bir kayıp olduğunu anlayamaz. Ölen kişinin başka bir yerde olduğunu düşünmeye başlar ve bir süre sonra geri geleceğine inanır.
  • Okul çağı dönemi ( 6 – 7 – 8 – 9 – 10 – 12 yaş ): Bu yaşlarda artık gelişmiş olan geçmiş, şimdi ve gelecek kavramları çocuğun ölümün geri dönülmezliğini anlamasına yardımcı olur. 9-12 yaşlarındaki çocukların kendilerinin bile öleceği fikrini kabullendikleri de görülmektedir. Ancak daha erken dönemlerdeki çocuklar ölen kişinin geri gelmeyeceğini bilse de bunu kendileriyle bağdaştıramazlar. Düşünceleriyle bundan kaçtıklarına inanırlar. Bu dönemde çocuk ölümü ruhlar, hayalet, iskelet gibi canlandırma eğilimindedir. Yaratıkların onu alıp götürmesinden korkar. Bu dönemde çocuklar ölen geri gelmese de görülür, duyulur olacağına inanırlar. Bu dönemde gelişmekte olan sözel beceri sayesinde çocuk duygularını daha iyi ifade edebilir hale gelir. Bu yüzden çocuğun ölüm kavramıyla ilgili sorularına onun anlayabileceği şekilde ve mantıklı bir şekilde yanıtlar verilmelidir. Bu dönemde sevilen birini kaybeden çocuklarda uykuya dalmakla alakalı sorunlar görülebilir. Biraz daha ileri yaştakilerde ise gece kabusları, baş ağrısı, dikkat dağınıklı, okul başarısında düşüş, ölen kişinin bazı davranışlarını taklit etme gibi durumlar gözlenmektedir.
  • Ergenlik dönemi ( 13-18 yaş ): Bu dönemde çocuklar ölümün geri dönülmezliğini daha iyi kavrarlar ve bunun her canlının doğası olduğunu ve bir gün kendi başlarına geleceğini daha iyi idrak edebilirler. Ölüme ilişkin algıları bugüne kadar yaşadıkları ve onlara anlatılanlardan etkilenip oluşmuştur ve ölümün, ardından yaşanan yas döneminin hayatlarında yaratacağı değişiklikten haberdardırlar. Bu dönemde yaşanan yakın çevreden birinin kaybı ergen bireylerde suçluluk, kızgınlık ve sorumluluk gibi duygular hissetmelerine neden olabilir. Akademik başarıda düşüş, aile ve arkadaş aktivitelerinden uzaklaşma, dikkat dağınıklığı, kendi ölümlülüklerini riskli davranışlarla test etme gibi davranışlar gözlenebilir.

Çocuklara Ölüm Kavramını Anlatırken Nasıl Yaklaşmalıyız

 Çocuğa ölüm nasıl anlatılır bu kavramdan ziyade çocuğa nasıl yaklaşmalıyız.

  • Kesinlikle çocuğa ölüm kavramı anlatılırken oldukça açık, sade ve basit bir anlatım kullanılmalıdır.
  • Ölümü uykuya benzetmek burada hatalı bir yol olacaktır. Çünkü çocukta uyku problemleri görülme riski artabilir ve ölen kişinin uyuduğu fikri çocuğu rahatsız edebilir.
  • Çocukta terk edilmişlik kaygısına, hissiyatına yol açmamak için kaybedilen kişi ile ilgili uzağa gitti gibi bir anlatım kullanılmamalıdır. Bu ileride kısa süreli ayrılıkları daha zor hale getirecektir.
  • Ölüm kavramını hastalıkla bağdaştırmak da başka bir yanlış yoldur. Çocuk bir yakını veya kendi hastalandığında her hasta olan kişinin öleceği düşüncesine kapılır.
  • Her şeyden önemlisi yaşanan bu kaybın sorumlusunun kendileri olabileceğini düşünebilirler. Özellikle annenin kaybedilmesi gibi durumlarda çocuk kendini daha da sorumlu hissedebilir. Bu yüzden çocuğa bunun doğal bir süreç olduğu mümkün olduğunca sade bir dille anlatılmalı ve çocuğun kafasında onun kendini suçlamasına sebep olabilecek düşünceleri çocukla iletişim kurarak uzaklaştırmaya çalışılmalıdır.

Ölüm ve Yas Süreciyle İlgili Çocuklar İçin Nasıl Bir Yardım Alabiliriz

Öncelikle unutulmamalıdır ki çocukların ölüm, yas gibi kavramları yetişkinler gibi anlamasını beklememeliyiz. Böyle bir durumda çocuk psikolojisi veya pedagoji alanlarında uzmanlığı olan bir psikologdan yardım alınabilir. Oyun terapisi eğitimi olan bir uzmanın da yardımıyla çocuğa bu durum oyun aracılığıyla açıklanıp çocuğun da kendini oyun aracılığıyla ifade etmesi sağlanır. Çocuk için anlaşılması son derece zor olan bu durum daha basit hale getirilerek uzman eşliğinde çocuğun sağlıklı bir şekilde baş edebileceği bir yas sürecine dönüştürülebilir. Bu dönemle sağlıklı baş etmeyi ve ölüm kavramını daha iyi anlamaya başlayan çocuğun beslenme, uyku, okul başarısı gibi sekteye veya düzensizleşmeye başlayan süreçlerde tekrar bir normalleşme gözlenecektir. Bu noktada çocukta kalıcı olumsuz etkileri olabilecek yanlış bir yöntem, bir yol izlememek için profesyonel yardım almak oldukça elzemdir ve bu noktada oyun terapisi alanında eğitimi, uzmanlığı olan bir profesyonele danışması çocuk için daha sağlıklı sonuçlar alınmasına yardımcı olacaktır.

Çocuğa ölüm nasıl anlatılır başlığındaki bu yazımızda elimizden geldiğince bilgi vermeye çalıştık bu konuda aklınıza takılan sorular için Buraya tıklayarak bize ulaşın.

Etiketler

İZMİR'DE PEDAGOG - ÇOCUK ERGEN PSİKOLOGU

İzmir Pedagog ve Çocuk, Ergen Psikolojisi alanında da kendini kanıtlayan Ege Pozitif Psikoloji,

- Bayraklı

- Karşıyaka

- Gaziemir

- Aliağa

- Bergama da olmak üzere İzmir'de 5 merkezde 6 pedagog (1 erkek pedagog), uzman çocuk ergen psikoloğu ile Ege'nin güzel halkına hizmet vermek için çalışmaktadır. İzmir ve Türkiye' de kendini çocuk ve ergen konusunda geliştirmiş, pedagoloji alanında hizmet veren uzman sayısı çok azdır. Genelde İzmir'de psikoloji merkezleri ve psikoloji klinikleri Alsancak, Karşıyaka'da yoğunlaşmıştır. Bu merkezlerde de çocuk, ergen, yetişkin, aile ve çift terapisini maalesef aynı psikoloji uzmanları yapmaktadır. Bu da çocuk ve ergen sorunları hakkında uzmanlaşmayı zorlaştırmaktadır.

Ege Pozitif Psikoloji Ailesi olarak uzmanlarımız sadece belli alan ve konularda uzmanlaşmış bir kadrodur. Ve İzmir ili ve ilçelerine de kendi dallarına hakim psikolog ve pedagog kadrosu ile hizmet vermektedir.

İnternet üzerinde arama yaparken Pedagog İzmir, Çocuk Pedagog İzmir, Çocuk Pedagoğu İzmir, 2 Yaş Pedagog İzmir, İzmir Pedagog Tavsiye, Yorumları, İzmir Pedagog Önerisi gibi kelimeler ile aradığınızda Ege Pozitif Psikoloji Merkezi ve Uzman Klinik Psikolog Bayram Şimşek ekibine ulaşmış olabilirsiniz. Bunun iyi bir nedeni vardır. Çünkü sitemizi ve uzman kadromuzu detaylı olarak incelerseniz, hakkımızdaki olumlu yüzlerce yorumu da göreceksiniz. Yorumların bir çoğu bize danışanlar tarafından yapılan özgün ve gerçek yorumlardır. 

Bunun la beraber çocuğunuz artık bir yetişkin ise 20 yaş üstü yetişkinlere uzman psikologlarımız sizin ile ilgilenebileceklerdir. Uzman klinik psikologlarımızı ilgilendirne tüm danışmak istediğiniz konular içinde İzmir'de Psikolog arıyor ve uzman kadromuzu yakından tanımak isterseniz lütfen bu linki tıklayınız.

İzmir'de pedagog aramaya yönelten sebebiniz her ne olursa olsun şunu bilmenizi isteriz ki biz şeffaf bir kurumuz. Kendini bu yola adayan eğitimini yüksek seviyelerle sonuçlandıran Uzman ve yetkin çocuk terapistleri ile çalışıyoruz. Dolayısıyla İnternet ve sosyal medya paylaşımlarımız da veya kurumumuzda uyguladığımız eğitimler de bilimsel demeçler ışığında yenilikçi güvenilir metotlar ile çalışıyoruz. Bu yüzden eğer psikolojik bir rahatsızlık ile karşı karşıyaysanız, çocuğunuzda psikolojik bir rahatsızlıktan şüpheleniyorsanız ve İzmir ilinde önerilen pedagog ve yorumlarını okuyup en güvenilir pedagoğu arıyorsanız doğru yerdesiniz. Bize ulaştığınızda emin olabilirsiniz ki mutlak özel hayatın korunması ve gizlilik ilkesi kanun ve etik prensipleri ile sorunlarınıza yardımcı oluyoruz.

Pedagog Kaç Yaşa Bakar?

Pedagog kaç yaşa bakar genelde çok merak edilen bir sorudur. Pedagog 0 - 18 yaş aralığına bakar. 0 - 2 yaş aralığına genelde gelişim testi ve aile danışmanlığı ile takip edilirken. 2, 3 yaş ve sonrası için gelişimsel durumuna göre oyun terapisi, bilişsel ve davranışçı terapi, masal ve hikaye terapisi gibi bir çok teknik ile çalışılabilmektedir.

 

Ödemeler; kurumumuzda kredi kartı ve nakit olarak ödeme yapabilirsiniz.

Kredi Kartından komisyon ya da fark almıyoruz


Randevu ve Bilgi

Sabit Telefon: 0 232 381 28 32
Ofis Telefon 2 : 0 533 206 81 98
 

 

 

 

Pedagog

Batıkan Polat hk. ve yorumlar için tıklayınız.

Çocuk Ergen Uzmanı & Oyun Terapisti

Pedagog & Çocuk Ergen Uzmanı Beril Özsoy Hakkındaki Yorumları Okuyun

Psikolojik Danışman & Emdr Terapisti

Lisans eğitimini Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Son İki yıldır yoğun olarak çocuk ve ergenler ile çalışmalar yürütmüş kendisini bu alanda geliştirmiştir. Deneyimsel Oyun Terapisi Eğitimi, Çocuk Merkezli Oyun Terapisi Eğitim Sertifikası, Çocuk ve Ergenlerde Çözüm Odaklı Terapi, Çocuk ve Ergenlerde Bilişsel Davranışçı Terapi, EMDR Terapisi Eğitim Sertifikası, Beden Dili Eğitimi Sertifikası, Etkili Konuşma Eğitimi Sertifikası, İnsanları Etkileme Eğitimi Sertifikası, Psikolojik Testler Uygulayıcı Sertifikası, Resim Yorumlama ve Projektif Çizim Testleri Uygulayıcı Sertifikası, Eğitimlerini tamamlamıştır.

Aşağıdaki Beril Özsoy Hk. danışan yorumları

.tavsiyeediyorum.com/psikolog_31327_beril_ozsoy.htm doktorsitesi.com/beril_ozsoy sitelerinden alınmıştır.

.F (Danışan) IP: 46.221.206.WC 29-07-2019 TavsiyeNo: 110825
Çocuğunuz için endişeleniyor, bir problem olduğunu biliyor ama ne yapacağınızı bilmiyorsanız size bir melek tavsiye ediyorum.benimde 1,5 yaşında oğlumiçin tamda böyle bir dönemden geçerken internet sayesinde tanıştık beril hanım la. ..daha ilk konuşmamız da pozitif enerjisi ve kendinden emin cümleleriyle, ona güvenme mi sağladı ve başka birini araştırma gereği duymadım.bugün anlıyorum ki en doğru kararı vermişim. Beril hanım la ilk karşılaşmamızda daha ilk dakikalarda sempatik işini bilen güven verici tavrıyla , ona rahatlıkla açılmamızı sağladı ve yıllardır tanıyormuşcasına tüm yaşadığımız sıkıntıları bir solukta anlattık.yaptığımız görüşme sonucu Anladım ki bir anne baba olarak yanlışlarımız vardı Beril hanım güzel yüreği ile yüz yüze görüşmediğimiz zamanlarda telefonla da hep yanımızdaydı , hiçbir zman sorularımızı cevapsız bırakmadı. yardımını ve bize açtığı yolu hiç unutamayız. çocuklarınız için doğru birşey yapmak istiyorsanız vakit kaybetmeyin.keşke daha önce tanışsaymışız diyorum .Çünkü inanın bir günün bile önemi çok büyük.tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Sizi seviyoruz..

 

B.A (Danışan) IP: 213.186.144.ZB 10-07-2019 TavsiyeNo: 110509
Güler yüzlü sıcakkanlı ilgili yaklaşımıyla bizi misafir etti.Sorularimiza içten ve açıklayıcı olarak yanıt verdi.aklimiza gelmeyen noktaları ayrıca kendisi bize aktardı.guven ve huzur ortamında görüşmemiz gerçekleştirdik.bizim üzerimizde olduğu gibi oğlumda da oldukça olumlu bir etki birakti.simdi sürekli gitmek istiyor oğlum.oglumlailetisimdezorlandigimiz konular vardi.kural koymakta zorlandigimizyerlerbvardi.yaklasimlarimizinnasilolmasigerektigikonsunda öneriler ve bilgiler verdi.Her şey için çok teşekkürler iyi ki yollarımız kesişti.

G.i. (Danışan) IP: 46.155.231.YDZ 10-07-2019 TavsiyeNo: 110508
13 aylık oğlum pamir için gittik . Güler yüzü ve ilgisi ile bizi çok mutlu etti ziyaretlerimiz devam ediyor. Tedirgin olan ihtiyacı olan bütün annelerr tavsiye ederim ♀ Sıkıştığımız her an bir telefon kadar uzağımızda.. Konuşması ve diksiyonu düzgün anlaşılır açıklayıcı ve ferahlatıcı … ve oğluma bir kardeş geliyor bu süreçtede birlikte olacağız .. Beril hanım genç ve dinamik olması çağımızın bütün gelişmeleri ve çocuklarına adepteolmasıda artı bir tavsiye maddesidir.

N.K (Danışan) IP: 94.235.103.ZZB 25-11-2018 TavsiyeNo: 106871
Berilhnm ile buguntanistik ve sicagisicagina yazmak istedim.Kizim ve ben doktorumuzu cok sevdik:-) sicacikyaklasimi ve rahatlaticikonusmasiyla bizi pozitif etkiledi. Herkese ihtiyaci olan olmayan sohbet icin bile olsa tavsiye ediyorum.Sahipoldugu bilgilerinden herkesin faydalanmasini isterim:-)kizimcikista bir daha ne zaman gideiz ben doktorumuzu cok sevdim dedi:-)herkese tavsiye ediyorum..:-) sizi tanidigimicincok mutlu oldum….en onemlisi her konuda danisacagim biri var artik.

Mi (Danışan) IP: 95.70.175.ZZ 15-09-2018 TavsiyeNo: 105562
4,5 yaşındaki kızım okul öncesi öğrenime verdim.Ama okula gitmek istemedi her sabah bize sorunlar çıkarttı neden istemediğinide çok fazla ifade etmedi sadece gitmek istemediğini söylüyordu.Sonramelda hanıma muayeneye getirdik farklı iletişim teknikleri kullanarak kızımın okulla ilgili konuşmasını ve nelerin onu rahatsız ettiğini ifade etmesini sağladı. Beril hanımın bize yaptığı önerilerle okula gitmek sabahları kabus olmaktan çıktı.Çocukla iletişimi kuvvetli ve pozitif biri.Kendisine teşekkür ederim.

S (Danışan) IP: 46.221.205.LC 13-08-2018 TavsiyeNo: 105141
7 yaşındaki oğlumun okulla ilgili bazı problemleri vardı.bu sitede pedagog tavsiyelerini okurken Beril Hanım’a gitmeye karar verdim.İyi ki de öyle yapmışım.Beril Hanım çok içten ve samimi birisi.Kendinizi yanında o rahat hissediyorsunuz ki; bir arkadaşınızla sohbet ettiğiniz hissini duyabilirsiniz.Oğlumun sorununu bir pedagogun çözebileceğini düşünmüyordum.Fakat 3. görüşmemizden itibaren öğretmeni de dahil oğlumdaki değişimi farkettik.Artık okulla ilgili hiçbir sıkıntımız kalmadı.Biz yine de kendisini ziyaret etmeye devam ediyoruz.Çünkü oğlum oyun evini çok ve Beril Abla’sını çok seviyor.Kendisine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.Eğer içinden çıkamadığınız bir durum varsa; Beril Özsoy kesinlikle doğru kişi…

A (Danışan) IP: 176.220.36.DL 11-08-2018 TavsiyeNo: 105123
Çocuğum şuan 2 yaşında ve fazlası ile dikkat problemi ve inatçılığı var kendi doktoru ile konu hakkında konuştuğumda bir pedagogdan yardım almamı tavsiye etti ve internetten araştırdım Beril hanımın yazıları dikkatimi çekti kendisinden 26/02 tarihine randevu aldık. Beril hanım çok güler yüzlü ve çocuğum hakkında yapmam gerekenler ile cidden çok önemli tavsiyelerde bulundu. Kendisi bizim ile konuşurken hep çocuğun hareketlerini bakışlarını takip etti. Biz eşimle kendisinden çok memnun kaldık ve çocuğunda dikkat bozukluğu inatçılık ağlayarak sürekli birşeyleri yaptırma alışkanlığı olanlar cidden yardım almaları gerekli bence. Biz bundan sonra Beril hanımla ara görüşmeye devam edeceğiz.

T.L. (Arkadaş Tanıdık) IP: 88.241.43.YDD 06-09-2018 TavsiyeNo: 105382
Bir çocuk ergen psikoloğu olarak Beril Hanımla çalışma fırsatım oldu. Kendisi öncelikle çok güvenilir bir uzmandır. Etik değerleri son derece önemser. Sistematik ve prensipli bir çalışma anlayışına sahiptir. Son derece güleryüzlüdür ve iletişim becerileri çok kuvvetlidir. Danışanlarıyla doğru yöntemlerle iletişim kurar. Çocuklarla, ergenlerle, öğretmenlerle ve anne-babalarla birçok başarılı çalışmaya imza attığına şahit oldum. Okul iklimine de ayrıca hakimdir. Bir eğitimci olarak özellikle çocuk ve ergenler ile yürüttüğü çalışmalarında bu deneyimin son derece önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Danışanını çok iyi anlar ve onun ihtiyaçlarını doğru analiz eder. Etkili ve danışana uygun bir yaklaşımla yardımcı olur ve sonuca ulaşır. Danışma sürecinde takibi çok önemser. Beril Hanım büyük bir sorumluluk bilinci ile süreci sistemli bir şekilde takip eder. Doğru yöntemleri uygular. Bu süreç hem danışan hem de danışan yakınları açısından saygıya dayalı, rahat, kolaylaştırıcı ve etkili geçer. İşbirlikçi bir uzmandır. Konuyu çok yönlü analiz eder ve ilgili diğer kişilerle etkili bir işbirliği yapar. Böylece danışanın ihtiyaç durumu ne ise çok yönlü bir çalışma ile destek sağlar. Kendisini bir uzman olarak güvenle tavsiye ediyorum.

E.G. (Danışan) IP: 85.96.215.YB 01-11-2018 TavsiyeNo: 100003
Evli ve bir çocuğum var.Mesleğim gereği [bankacı] oğluma fazla zaman ayıramadığımı düşünüp hep stres ile yaşadım. Tabi Beril hanımı tanıyana kadar.Tavsiyeleri ile şu anda hiç sorunum kalmadı diyebilirim.İşini çok iyi bilen ikna kabiliyeti fazla olan bir psikolog.Çok güleryüzlü ve candan olduğu için hala fırsat olduğunda görüşüyoruz.Bu sıcaklık ofisine de yansıdığı için kendinizi orada evinizde gibi rahat hissediyorsunuz. .Beril hanımı tüm danışanlara gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum.

K.U (Danışan) IP: 85.96.209.FW 16-05-2019 TavsiyeNo: 109760
Beril hanımı herkese tavsiye ederim. Çünki; Hayatımın en yorgun bezgin ve çıkmazda olduğu dönemde duvalarımı yıkarak hayatıma ışık tuttu. İlk görüşmemizde pozitif enerjisi ve duruşuyla güven verdi. Öyleki teknoloji hastası ve ergenlik dönemindeki oğlumu da kendisine emanet edebilecek kadar. Ve bu konuda ki tecrübesi tartışılmaz. Oğlumun bu döneminde bize destek olduğu için ve hayatımın her dönemine geçmişe ve geleceğe daha güzel bakmam için yadımlarından dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum. Hayatında yeni bir ışık yeni bir yol arayan herkese tavsiye ediyorum.

Ş K (Danışan) IP: 176.240.100.YZW 24-04-2019 TavsiyeNo: 109425
Bence ilk once kendimi tanitmam lazim. Ben su an 16 yasindayim, psikolojik oldugu dusunulen ataklarim vardi. Atak dedigim ise ilk once boyundan gelen bir bas agrisi ile bas donmesi basliyordu. Daha sonrasi bende yok ama annemden filan duydugum yere dusup bilincim kapali sekilde bagirmaya basliyormusum. Ilk baslarda vertigo, epilepsi gibi teshisler konmustu. Coook sonra da olmadigi anlasildi. Daha sonra psikolog destegi almam gerketigi soylendi ve bir cok psikologa gittim. Bir de inanilmaz secici bir insanim ve kolay kolay bir seyi birine anlatmam, hep icimde tutarim. Nerdeyse 10 psikolog gezdim. En sonunda Beril hanimi buldum. Ve Diger psikologlardan ayri bir ozelligi oldugu kesindi ve 1,2 derken duzenli olarak gitmeye basladim. Ilk baslarda hergun 2-3 kere yarim saati bulan ataklarim suanda yok oldular. Gercekten yok yani. Eskiden tek basima disari cikmaya korkardim. Disarda atak gecirirsem diye korkuyodum. Suanda tek basima cikabilmeye ugrasiyorum. Gozum kapali tavsiye edebilecegim nadir insanlardan.

T.G. (Danışan) IP: 88.241.32.YYZ 19-02-2019 TavsiyeNo: 108408
Beril hanımla bir arkadaşımın tavsiyesi ile tanıştım. Şuan 4,5 yaşında olan kızım için onunla görüşmeye başladık. Kızımın problemini ilk paylaştığımızda sürekli davranışın nedenini araştırmaya yönelik düşünmesi çok hoşuma gitti, verdiği örnek davranışlar ve temelinde yatan sebepler çok mantıklıydı. İlk görüşmede mesleğini seven ve mesleğinde başarılı bir kişiyle görüştüğümüzü anlamıştık eşimle. Beril hanımın diğer hoşuma giden bir yönü ise çocuklarda görülebilecek tüm olumlu veya olumsuz tutum ve davranışları yine önerdiği çocuk kitaplarıyla çocuğun dünyasında pekiştirmesi. Örneğin kızımın yaşadığı tuvalet ve okul kaygısı için bu konuları işleyen Çağla hanımın önerdiği birçok hikayeyi kızıma okudum ve çok işe yaradı. Kızımdaki olumlu gelişmelerden çok ben kendimi geliştirdim Beril hanımla, yaptığım yanlışları görmeme vesile oldu, hangi durumda nasıl davranmam gerektiğini yavaş yavaş öğrendim. Ben geliştikçe kızım gelişti…Allah yolunu açık etsin Beril Hanımın ,etsin ki daha pek çok çocuğa ve ailesine şifa olsun.

H.P. (Danışan) IP: 94.55.168.YLF 03-02-2019 TavsiyeNo: 108119
Beril Hanım ile oğlumuzun okulundaki pedagogumuz sayesinde yollarımız kesişti. Eşimle bir süredir acaba nerde yanlış yapıyoruz dediğimiz bir anda kendisini tanıdık. Samimi ve pozitif yaklaşımı devamlılığımız açısından çok önemliydi. Beril Hanım çok kısa bir sürede sorunu tespit ederek ebeveyn olarak bizi de sürece dahil etti. Oyun yoluyla çocuğa ulaşma gerçekten çok faydalı bir sistem ve kendisi bunu çok iyi uygulayan bir uzman pedagog. 4 ay gibi kısa bir sürede oğlumuzdaki davranış değişikliklerini fark etmeye başladık. Oğlumuzun okul öncesinden ilkokula başladığı dönemde neredeyse hiç sıkıntı yaşamadık. anne baba olarak biz de birçok davranışımızı düzelttik. Kendisine çok çok teşekkür ederiz. son derece işinde uzman ve doğru tespitlerle doğru çözümler bulan biri. Kesinlikle tavsiye ediyoruz.

E. B. (Danışan) IP: 46.154.79.ZCZ 25-12-2017 TavsiyeNo: 107883
Annem vasitasıyla internet üzerinden bulmuştuk kendisini.İnanılmaz bir enerji uyumu var ve aklınızdaki soru işaretleri, problemleri detaylı ve kökten cevaplar, çözümler sunan biri. Gönül rahatlığıyla tavsiye ederim bundan sonra da başka bir paikolog aramam. Farklı bir şehire taşınsam da internet üzerinden terapilerine devam ederim. Çok güler yüzlü ve çözüm odaklı. Diğer psikologlar gibi beni korkutarak değil daha uysal bir şekilde yaklaştı, korkularımı yenmemde elimden tuttu, burdan bir kez daha teşekkür ediyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum.

E.N. (Danışan) IP: 176.235.190.YJ 09-12-2017 TavsiyeNo: 107742
Merhabalar biz Beril Hanım a bir arkadaşımın tavsiyesiyle gittik.5 yaşındaki oğlumun yalnız oynama, arkadaşlarına katılmama, cihazlara olan aşırı ilgisi, mimik kullanmama gibi nedenlerle ilgili kendisinden yardım aldık.Çok memnun kaldık.Artık oğlum arkadaşlarına katılıyor, cihazlara daha mesafeli, kendini daha iyi ifade ediyor.Beril Hanım güleryüzlü sevecen ilgi ve alakalı bir insan.İyi ki tanımışız.Kendisine çok teşekkür ediyorum.Pedagog olarak kendisini kesinlikle tavsiye ediyorum.
Beğenin

Arzu A (Danışan) IP: 195.175.107.YJF 02-12-2017 TavsiyeNo: 95483
Beril Hanım ile kendimi kaybettiğim, düşüncelerim ve hislerim arasında dengesizlik yaşadığım, çelimsiz ve güçsüz hissettiğim bir dönemde tanıştım. Belki ailede tek çocuk olduğumdan belki de onun samimiyetinden dolayı bir abla yakınlığında görüyorum. Standart bir uzmandan farklı olarak yakın bir arkadaşınızla, ailenizden bir bireyle sohbet eder gibi çekinmeden şakalaşarak konuşabileceğiniz; size elleriyle kahve hazırlayıp getiren; yönlendirmek yerine kendi yönünüzü bulmanıza yardımcı olan bir danışman. Biz tanıştığımızda geçmişte yaşadığım ve saplı kaldığım konuları tartışıp, onların hayatıma müdahale etmesini engelleyerek yoluma devam etmeme aracı oldu. Dersler çıkarıp bugün bulunduğum konumun aslında benim için ne kadar büyük bir gelişme olduğunu gösterdi. Yaklaşık yarım senedir birlikte çalışıyoruz ve devam eden bir tedavimiz var. Gerçekten iyileşmek, mutlu hissetmek, yeniden kendini keşfedip kazanmak ancak bu kadar keyifli olabilir.

Elif (Danışan) IP: 5.47.150.ZYJ 28-11-2017 TavsiyeNo: 92383
Beril Hanıma hayatımın çok zor bir döneminde etkilerini bir türlü anlatamamış olduğum durumlar için gittikten sonra kendimi daha iyi hissetim. Kendisinin hem güvenilir hem profesyonel hem de ne kadar içten biri olduğunu gittiğinizde siz de farkedeceksiniz. Uyguladığı emdr terapisi bana çok iyi geldi. Çok iyi bir dinleyici, sizi çok iyi analiz ediyor ona problemlerinizi anlatırken kendinizi çok rahat hissetmenizi sağlıyor. Ne denilebilir başka bilmiyorum ona çok büyük bir teşekkür ve minnet duygusu taşıyorum herşey için teşekkürler maide hanım iyi ki sizin gibi guzel kalpli bir insanı tanıdım.

Nurgül T (Danışan) IP: 46.154.2.ZJD 28-11-2017 TavsiyeNo: 92379
Beril hanım instagram hesabı aracılığıyla tanıdım ve çok memnu kaldım. Kızım üniversiteye hazırlanıyordu çok stresliydi ve panikliyordu. Faydası olacağını düşündüğüm için götürdüm. Daha ilk seanstan sonra çok büyük değişiklik gözlemledik. Beril hanım güleryüzü ve samimi tavrıyla işini çok iyi yapıyor ergenleri de çok iyi tanıdığını düşünüyorum. Kızım seanslara çok istekli gidiyor ve sonrasında da rahatlamış dönüyor. Bu konuda ihtiyacı olan herkese tavsiye ediyoruz.

gizem (Danışan) IP: 78.177.119.ZZW 27-10-2017 TavsiyeNo: 91467
Beril Hanımdan terapi almanın gerçekten bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Pozitif enerjisi samimiyeti her şeye değer, sanki bir arkadaşımmış gibi. onunla tanıştığımdan beri kendimi daha iyi tanımaya başladım daha doğrusu kendimin farkına varmamı sağladı. Kendisine samimi yaklaşımı özverisi güleryüzlülüğü ve daha bir çok sayamadığım yönü için teşekkürlerimi iletiyorum.

Rukiye K (Danışan) IP: 5.47.246.YDL 29-10-2017 TavsiyeNo: 86876
Üniversite sınavına hazırlandığım dönemde yaşadığım sıkıntı ve kararsızlığı gidermeme yardımcı oluyor. Seanslardan çıktıktan sonra kendimi çok rahatlamış ve çalışmaya hazır hissediyorum. Sadece üniversite sıkıntısı da değil diğer tüm konularda gerçekten aydınlatıcı ve rahatlatıcı bir etkisi var. Zaten ilk tanıştığınızda sakinleştirici ses tonu karşısında hiçbir şey yapmasa bile hemen rahatlıyorsunuz, seanstan sonra ise tamamen kuş olarak çıkıyorsunuz. Üniversite sınavına hazırlanan veya, içsel sıkıntı, bunalım vs. yaşayan herkese rahatlıkla öneririm.

 

 

 

 


İzmir pedagog, çocuk psikologu, çocuk psikiyatristi, Aliağa Pedagog, Karşıyaka Pedagog, İzmir Ergen Psikologu, İzmir en iyi pedagog aramaları yapanlar için dikkat edilecek önemli noktalar:

Çocuk psikologu ya da pedagog diye üniversiteler de bir bölüm yok aslında, pedagog ünvanını genelde çocuk gelişimi mezunları ya da psikolojik danışmanlar kullanmakta, özellikle psikolojik danışman mezunları adliyeye pedagog olarak atanmaktadır. İzmir çocuk psikiyatristleri de üniversite de 6 yıl tıp eğitimi aldıktan sonra uzmanlıklarını çocuk üzerine yapıp çocuk ve ergen psikiyatristi olurlar. İzmir çocuk psikologu, izmir pedagog olanlar daha çok kendini çocuk üzerine geliştiren psikolog, psikolojik danışmanlardır. bu alanda uzman ararken üniversite mezunu olduktan sonra çocuk üzerine eğitim alan kişileri tercih edin. Destek aldığınız kişinin hem yetişkin hem aile vb. bir çok kişi ile çalışan kişiler çocuk konusunda tam uzmanlaşamamış kişilerdir.  

İzmir Oyun Terapisi Çocuklar EMDR Terapisi ve İzmir EMDR Terapisi

Çocukla en etkili terapi yöntemlerinin başında oyun terapisi gelmektedir. Tabi ki bu yöntemin yanına entegre edilmiş çocuk emdr terapisi, çocukla masal terapisi de eklenerek, çocukla terapinin etkililiği artmaktadır.

İZMİR DE ÇOCUK PEDAGOGU OLAN HASTANELER – İZMİR DE ÇOCUK PSİKOLOGU OLAN HASTANE – İZMİR PEDAGOG- BEHÇET UZ PEDAGOG – EGE ÜNİVERSİTESİ PEDAGOG

İzmir de pedagog ya da çocuk psikoloğu olan herhangi bir hastane bulunmamaktadır. Pedagog ve çocuk psikologu ancak İzmir özel psikolojik danışma merkezlerinde bulabilirsiniz. Ege üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Behçet uz devlet hastanesinde pedagog yok ancak çocuk psikiyatrisi bulunmaktadır. Özellikle İzmir de büyük devlet hastanelerinde psikolog bulabilirsiniz.  

Özel bir pedagog arayan tüm İzmirlilerin ilk pedagog tercihleri olmaktan büyük gurur duymaktayız. İşimizi önce işimize saygı ve danışanlarımıza sevgi ile yapmaktayız. Malesef ki İzmir de pedagog olan hastane arıyorsanız; İzmir devlet hastanelerinde pedagog bulmanız çok zordur. Genel olarak çocuk ergen psikiyatrisi dalında hizmet veren uzmanlar vardır. Çok ağır sorunlarda hastanelerdeki çocuk psikiyatri servisleri mutlaka ki gereklidir. Fakat çocuk pedogojisi alanında hastanede danışmanlık almak zaten imkansız gibi iken böyke bir devlet hastanesi bulsanız dahi bir hastane ortamının sorunlarının başında olan bir çocuk için çok ta doğru bir yer olmadığını takdir edebilirsiniz. Psikloji kliniğimizin sıcak ve samimi ortamında hizmet veren uzmanlarımız doğal olarak ki çocuğunuzun ruhsal sıkıntılarına odaklanarak ve çocuğunuzu daha büyük streslere ve içine kapanma eylemlerine sokmadan hizmet verebilmektedir. Tekrar belirtmek isteriz ki sadece çocuk ve ergen konusunda uzmanlaşmış kendilerini tamamen bu grup üzerinde geliştirmiş bir ekiptir.

 

Etiketler
Salı, 09 Haziran 2020 12:03

Çocukla Oyun – Masal ve EMDR Terapisi

ÇOCUKLARDA PROBLEM DAVRANIŞLAR

Çocuklarda problem davranış çoğu zaman aile de bir panik havası oluşturur.  Çocuk niye durduk yere altını ıslattı, niye durduk yere öfke patlamaları, hırçınlıklar, dersleri birden niye düştü, niye bana daha düşkün oldu, yalnız uyumak istememeye başladı, aşırı oyun oynuyor, vurmaya başladı, okulda sorun çıkmaya başladı, ağlamaları arttı, başarısız olmaya başladı, doyumsuz, ilgisizliği arttı, niye söz dinlemiyor vb.  ailenin şikayetleri olmaya başladığında ne yapacak.  Aslında çocukların bu tepkileri bir yardım çağrısı olabilmektedir.

Hiçbir çocuk “benim babam annemi dövüyor ve bundan çok etkilendim”, “benim amcam beni taciz etti bu yüzden darmadağın oldum” ya da “öğretmenim beni aşağıladı beni değersiz hissettirdi bu nedenle kendimi kötü hissediyorum” demez. Çocuklar  bunları nasıl ifade eder altını ıslatarak, korkarak ve annesini yanında isteyerek, öfke patlamaları yaparak, hırçınlık vb. şeklinde ortaya çıkmaya başlar. Çocukların kendilerini en iyi ifade ettikleri dertlerini sıkıntılarını ifade ettikleri yer oyun ve resimlerdir.

Aileler Ne Yapmalı?

Aileler bu gibi durumlarda ne yapabilirler. İlk başta çocukta problem davranış olarak belirtilen davranış nasıl ortaya çıktı, bu davranışlarını devam ettiren ikincil kazançları var mı? Eğer sürekli var olan bir durum ise ve bu davranışı her yerde yapıyorsa bu konuyla ilgili bir sorun olabilir. Yani benim çocuğum hiperaktif diye düşünüyorsa bu hiperaktivite okulda, evde her yerde olmalı. Ancak sadece tek bir yerde yapılıyorsa bu davranış orda bu davranışını pekiştiren olaylar vardır. Problem davranışları ve çocuğun yardım çağrısını iyi ayırt etmek gerekiyor. Çocukta birden oluşan davranış değişiklikleri, şiddete yönelik davranışlar, içine kapanma ya da aniden aşırı hareketlenme, tuvalet alışkanlığı gelişen bir çocuğun altını ıslatmaya başlaması, okula gitmek istememe vb. durumlar bir yardım çağrısıdır. Hemen destek almanız çocuğunuzun ruh sağlığı ve geleceği için önemlidir.

İZMİR OYUN TERAPİSİ ÇOCUKLA EMDR TERAPİSİ İZMİR EMDR TERAPİSİ

Çocukla en etkili terapi yöntemlerinin başında oyun terapisi gelmektedir. Tabi ki bu yöntemin yanına entegre edilmiş çocuk emdr terapisi, çocukla masal terapisi de eklenerek, çocukla terapinin etkililiği artmaktadır.

İZMİR'DE ÇOCUK PEDAGOGU OLAN HASTANELER – İZMİR'DE ÇOCUK PSİKOLOĞU OLAN HASTANE – İZMİR PEDAGOG - BEHÇET UZ PEDAGOG – EGE ÜNİVERSİTESİ PEDAGOG

İzmir'de pedagog ya da çocuk psikoloğu olan herhangi bir hastane bulunmamaktadır. Pedagog ve çocuk psikologu ancak İzmir özel psikolojik danışma merkezlerinde bulabilirsiniz. Ege üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Behçet uz devlet hastanesinde pedagog yok, ancak çocuk psikiyatrisi bulunmaktadır. Özellikle İzmir'de büyük devlet hastanelerinde psikolog bulabilirsiniz.

ÇOCUK PSİKİYATRİ DOKTORU İZMİR – ÇOCUK PSİKİYATRİSİ OLAN HASTANELER

İzmir'de büyük hastanelerde (Ege üniversitesi çocuk psikiyatrisi, Behçet Uz çocuk psikiyatrisi, Dokuz Eylül Üniversitesi çocuk psikiyatrisi, Medical Park çocuk psikiyatrisi) bulunmaktadır. 

Pedagog Kadromuz

 

Etiketler
Pazartesi, 08 Haziran 2020 15:07

Çocuk ve Ergenlerde Kaygı Bozukluğu

Kaygı Bozukluğu Nedir? 

Kaygı, kişinin olumsuz bir durumla karşılaşacağı zaman verdiği tepkilerdir. Kaygı olmaması gereken bir durum değildir. Normal kaygı kişinin o an verdiği tepkilerle durumu kurtarmasını sağlar. Örneğin; üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci de normal düzeyde kaygı olursa bu öğrenciyi daha sıkı ders çalışmaya iter. Fakat kaygının sürekli ve çok fazla olması istenen bir durum değildir ve kişiye zarar verir. Sürekli kaygılı olan kişiler normal yaşantılarına devam ederken zorlanırlar. Kişi olması gerekenden çok daha fazla kaygılandığının farkında olsa bile buna engel olamaz. Mide ağrısı, iştahsızlık, uyku düzeninde bozulma, yorgunluk gibi fizyolojik belirtileri de olabilir. İzmir pedagog için tıklayınız.

Çocuklarda Kaygı Bozukluğu

Kaygı bozuklukları çocukluk döneminde de yaşanabilmektedir ve eğer tedavi edilmezse ileride daha büyük sorunlara neden olabilir. Çocuklarda kaygıyı başta anne baba tutumları olmak üzere çevresel faktörler çok fazla etkilemektedir. Çocuğun kaygı durumu günlük işlerine ve sosyal ilişkilerinde aksaklıklara neden oluyorsa, aileden ayrılma da ve okula gitme de zorluk çekiyorsa mutlaka bir uzmana başvurulması gerekir Çünkü kaygı bozukluğu zamanında tedavi edilmezse ileride daha başka ve ciddi rahatsızlıklara neden olabilir.

Kaygı Bozukluğu Olan Çocuğa Nasıl Davranmalı?

Çocukluk döneminde sık görülen kaygı bozukluklarından biri ayrılık kaygısıdır. Çocuk kendisine bakım veren kişi yoğun bağlılık duyduğu için ondan ayrılmak istemez ayrıldıklarında başına bir şey geleceğini bir daha kavuşamayacağını düşünür. Ondan ayrı kalamaz, yanından ayrılmak istemez ayrılmak zorunda kalınca huysuzlaşır ve baş ağrısı, mide bulantısı gibi sorunlara neden olur.  Uykular genelde sorunlu geçer. Ayrılma kaygısının en temel nedeni anne baba tutumlarıdır. Burada anne baba tutumlarına dikkat etmek gerekir, aşırıya kaçan tutumlardan kaçınmalıdırlar.

Ergenlerde Kaygı Bozukluğu

Ergenlikte ise kaygı, çocukluktaki kaygı bozukluğu tedavi edilmezse görülebilir. Aynı zamanda kaygı yeni bir durumla karşılaşınca da artmaktadır. Ergenlikle birlikte kişideki değişiklikler kaygı ya neden olmaktadır. Bedensel ve cinsel olgunlaşma, arkadaş ilişkilerinin önem kazanması, romantik ilişkilerde artış, üniversite sınavına hazırlanma gibi durumlar ergenin kaygı düzeyini artırabilmektedir. Ergenlerde de yine kaygı sürekli ise ve normalden çok fazlaysa, ilişkilerine zarar veriyorsa, fizyolojik rahatsızlığa neden oluyorsa mutlaka bir uzmana başvurulması ve tedavi olması gerekir.

Kaygı Bozukluğu Nedenleri

  • Mizaç etkili olabilmektedir.
  • Yaşam dönemlerine göre kaygı düzeyi değişebilmektedir.
  • Cinsiyet etkilidir, kadınlarda genelde kaygı düzeyi daha yüksek olmaktadır.
  • Ekonomik durumunun kötü olması kaygı düzeyini arttırabilir çok stresli bir çevre ve yaşam tarzına sahip olmak.
  • Çocukluk döneminde yaşanan travma ve taciz olayları.
  • Anne baba tutumları çok fazla etkilidir Aşırıya kaçan ebeveyn tutumları çocukların kaygı düzeyini arttırır.
  • Aşırı koruyucu tutumlar sosyal ilişkilerde kaygıya neden olabilir.
  • Aşırı baskıcı tutumlar dersler konusunda yoğun kaygı yaşamaya neden olabilir.
  • Aşırı hoşgörülü tutumlarda ise çocuk bir engelle ya da kabul edilmeme durumu ile karşılaşınca yoğun kaygı yaşayabilir.
  • Ergenlik döneminde romantik ilişkiler ilginin artması ile birlikte bu konuda kaygı yaşanabilir.
  • Puberte döneminde ani bedensel değişiklikler anlamlandıramadığı zaman yoğun kaygı yaşayabilirler.

Kaygı Bozukluğu için Aileye Öneriler

Kaygı bozukluğunda en önemli etken ailedir. Anne baba tutumları, ailede kaygı düzeyinin yüksek olması, ebeveynlerin çocuğa bağlılıklarının yüksek olması, aile içinde huzursuzluk, aile de psikopatolojik rahatsızlığı olan birinin olması gibi durumlar çocukta kaygı bozukluğuna neden olabilir. Aile de çocuğun  kaygı düzeyini artıran sorunların çözülmesi gerekir.

Başta anne baba tutumlarının incelenmesi gerekir. Aşırı hoşgörülü ya da baskıcı, reddedici, ihmal eden tutumların sergilenmemesi gerekir. Daha demokratik çocuğun hem kabul eden hem de özgür olmasını sağlayan tutumlar sergilenmelidir. Anne babanın kaygı düzeyi yüksekse öncelikle bu sorunun çözülmesi gerekir. Gerekirse psikolojik destek alınmalıdır. Aile içinde huzursuzluk varsa bu durumun giderilmesi ya da çocuğa bunun yansıtılmaması gerekir. Çocuğa karşı ebeveynlerin aşırı bağımlı davranışlar sergilememesi gerekir.

Çocuk bir şey yapacağı zaman cesaretlendirilmeli, yeni şeyler yapacağı zaman teşvik edilmelidir. Çocuk kreşe ya da okula başlayacağı zaman yoğun kaygı yaşıyor ve istemiyorsa aile çocuğu bu duruma kademe kademe alıştırmalıdır. Aile tarafından çocuğun sosyal ilişkileri desteklenmeli yoğun kaygı durumundan dolayı çocuğa kızılmamalı, eleştirilmemelidir.

Kaygı Bozukluğu Tedavisi

Kaygı bozukluğu tedavisinde ilaç tedavisi kullanılmaktadır. Bunun yanında psikoterapi ile de tedavi edilmektedir. Özellik Bilişsel Davranışçı Terapi kaygı bozukluğunda etkili bir yöntemdir. Aynı zamanda kaygı düzeyini arttıran çevresel faktörlere dikkat edilmeli ve gerekirse müdahale edilmelidir. Özellikle aile çok etkili olduğu için gerekirse bazı durumlarda onlarda tedavi görebilirler bu şekilde süreç daha çabuk ilerler. İzmir psikolog için tıklayınız.

Pedagog Kadromuz

 

Etiketler
Pazartesi, 08 Haziran 2020 15:00

Çocuklarda Kaka Tutma Nasıl Geçer

Bu yazımızda ailelerin şikayetleri olan " 3 yaşındaki çocuğun kaka yapma korkusu", "4 yaşındaki çocuğun kaka yapmaması", "kaka tutma problemi nasıl çözülür", gibi soruların cevaplarını bulacaksınız. Çocuklarda kaka tutma problemi genellikle normal bir gelişim evresidir. Çocuklar bu davranışı, bağımsızlık ve kontrol isteğiyle ilişkilendirirler. 2-5 yaş arasındaki çocuklar bu süreçte bu davranışı sergileyebilirler. Bu, genellikle çocuğun tuvalet alışkanlıkları geliştirmeye çalıştığı bir dönemdir. Ebeveynlerin sabırlı ve anlayışlı bir yaklaşım sergilemeleri, çocuğa uygun tuvalet alışkanlıklarını öğretmeleri önemlidir. Eğer bu davranış sürekli hale gelirse veya başka sorunlar eşlik ederse, bir sağlık profesyoneli ile görüşmek önemli olabilir.

Çocuklarda Kaka Tutma Problemi

Kaka tutma problemi çocuklarda tuvalet eğitimi sırasında sıklıkla görülen bir durumdur. Çocuğum 4 gündür kaka yapmıyor. 2.5, yaşındaki kızım kaka tutuyor gibi problemler ile karşılaşıyoruz. Bazen tuvalet eğitimi verilmeden öncede görülebilir yani daha bez kullanılıyorken burada fizyolojik bir rahatsızlıktan da kaynaklanabilir öncelikle bir doktora başvurulmalıdır.  Bunun dışında tuvalet eğitimine geçildiği zamanda bu problem görülebilir. Normalde yapıyorken tuvalet alışkanlığı kazandırmaya başladıktan sonra bu problem görülebilir. Burada tutumlara dikkat edilmelidir. Tuvalet eğitimi çok önemli bir süreçtir. Çocuğun bu duruma gelişimsel olarak ta hazır olması gerekir doğru zamanın seçilmesi önemlidir bu açıdan. Eğer çok zorlanıyorsa ısrarcı bir tutum yerine doğru zaman beklenmelidir. Israrcı tutumlar kaka tutmaya neden olabilir. Çocuk kendi kontrol edebildiği mesajını vermek istiyor olabilir. Otoriter ve sert tutumlarda kaka tutmasına neden olabilir. Çocuğa çiş ya da kakasını kaçırdığı zaman kızmak, azarlamak, ona pis olduğu imajını vermekte bu soruna neden olabilir. 

Kaka Tutma Nedenleri

Çocuklarda kaka tutma nedenleri, neden çocuğum kaka tutuyor, çocuk kakasını neden tutuyor? Çocuklar neden kaka yapamaz? Bunlar dışında  çocuk tuvaletten korkuyor olabilir ya da kakasının  büyüklüğünden, kokusundan rahatsız olduğu için tutuyor olabilir. Neden kaka tuttuğunu bulmak bunu nedenini araştırmak gerekiyor. Bunun için çocuğu azarlamadan onunla konuşarak sorunun nedenine inilmelidir.  Çocuk için var olan stres faktörleri ortadan kaldırılmalıdır. Bu tarz durumlarda bu soruna neden olabilir. Anne – baba tutumları ya da evde tartışma ve gergin bir ortam varsa bunlar çocuğun stresini arttırabilir. Tuvaletten sürekli bahsetmek, çocuğu sürekli bu konuda uyarmak “geldi mi, gelirse söyle, hadi tuvalete gidelim tuvaletini yap” gibi çocuk demeden dışarıdan sürekli ona uyarıların gelmesi de onu rahatsız edebilir.

Beslenmesine dikkat edilmesi gerekir tükettiği gıdalar da bu soruna neden olabilir. Lifli gıdalar tüketilebilir daha sıvı gıdaların tüketilmesi de yine bu soruna çözüm olabilir. En azından kakasının yumuşamasını ve ağrısız bir şekilde dana rahat yapabilmesini sağlar. Buda eğer var ise tuvalete karşı olan korkusunu giderebilir.

 Çocuklarda kaka tutma davranışı, genellikle bir dizi fiziksel, duygusal ve gelişimsel etmenin bir kombinasyonuyla ilişkilidir. Bu davranışın temel nedenleri şunlar olabilir:

1. **Gelişimsel Evreler: 2-4 yaş arası çocuklar, bağımsızlık ve kontrol isteğiyle gelişirler. Bu dönemde tuvalet alışkanlıklarını öğrenme sürecinde kaka tutma davranışı sıkça görülür.

2. **Duygusal Faktörler: Çocuklar, çevresel değişikliklere veya stresli durumlara duygusal tepki olarak kaka tutma davranışını sergileyebilirler. Bu durum, çocuğun duygusal dengeyi sağlama çabasından kaynaklanabilir.

3. **Tıbbi Nedenler: Bazı durumlarda, kaka tutma problemleri tıbbi sorunlardan kaynaklanabilir. Kabızlık, hassas bağırsak sendromu gibi durumlar çocuğun tuvalet alışkanlıklarını etkileyebilir.

4. **Çevresel Etkiler: Çocuğun tuvalet kullanma sürecinde çevresel faktörler, örneğin tuvalet eğitimindeki baskı veya aşırı kontrol, kaka tutma sorunlarına neden olabilir. Bu nedenlerin anlaşılması, ebeveynler ve uzmanların çocuğa uygun bir yaklaşım geliştirmesine yardımcı olabilir. Eğer kaka tutma davranışı sürekli hale gelirse veya diğer sorunlarla birlikte görülüyorsa, bir sağlık profesyoneliyle görüşmek önemlidir.

Kaka Tutma ve Oyun Terapisi ile Çözümü

Kaka tutma oyun terapisi izmir için oyun terapisti arıyorsanız; İzmir de 6 farklı ilçe de hizmet vermekteyiz. Kaka tutma, çocuk gelişimi sürecinde sıkça karşılaşılan bir durumdur ve bazen çocuğun bu konuda yaşadığı zorluklar oyun terapisi ile ele alınabilir. Oyun terapisi, çocukların duygusal ifadelerini ve davranışlarını anlamalarına yardımcı olan bir terapi türüdür. Çocuklar oyun yoluyla dünyayı keşfederler ve duygusal deneyimlerini ifade ederler. Kaka tutma gibi sorunlar da bu duygusal deneyimlerin bir yansıması olabilir. Oyun terapisi, çocuğun duygusal ifadelerini oyun aracılığıyla ifade etmelerine olanak tanır.

Örneğin, çocuk bir bebek bezi ya da tuvaleti temsil eden bir oyun seti üzerinden duygularını ifade edebilir. Bu terapi, çocuğun kendini ifade etme becerilerini güçlendirmenin yanı sıra, kendi sorunlarıyla başa çıkma ve çözme yeteneklerini de artırabilir. Ayrıca, çocukların tuvalet alışkanlıklarını geliştirmelerine yardımcı olmak için oyunlar aracılığıyla eğlenceli ve etkileşimli bir yaklaşım sunar. Kaka tutma ve oyun terapisi, çocukların sağlıklı bir gelişim süreci geçirmelerine destek olabilir, ancak her durum özeldir. Uzman bir terapistle çalışmak, çocuğun ihtiyaçlarına uygun bir yaklaşımın belirlenmesine yardımcı olabilir.

Kaka Tutma Problemi Nasıl Çözülür?

Kaka tutma hastalığının çözümü için nedenini bulmak önemlidir. Çocuklarda kaka tutma nasıl geçer bazen kontrolcü bir anne babaya çocuğun isyanıdır kaka tutmak. Çocuğa doğru tuvalet eğitimi verilerek tuvalet alışkanlığı kazandırılmalıdır. Bunun içinde doğrusunu bilmek gerekir. Eğer ki tuvalet eğitiminde bir problem yoksa tuvaletten ya da kakasından herhangi bir korkusu yoksa ya da bu sorunlar çözüldüğü halde bu durum devam ediyorsa mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Kaka tutma problemi nasıl çözülürün cevabı aşşağıda ki yolları sırasıyla değerlendirebilirsiniz.

1. **Sabırlı ve Anlayışlı Olun: Çocukların tuvalet alışkanlıklarını geliştirmeleri zaman alabilir. Sabırlı ve anlayışlı bir yaklaşım sergilemek önemlidir.

2. **Duygusal Destek: Çocuğun duygusal ihtiyaçlarını anlamaya çalışın. Kaka tutma davranışı duygusal bir tepki olabilir. Çocuğa hissettiklerini ifade etme konusunda yardımcı olun.

3. **Tuvalet Eğitimine Pozitif Yaklaşım: Tuvalet eğitimini olumlu ve eğlenceli bir deneyim haline getirin. Övgü ve ödüllerle çocuğun başarılarını takdir edin.

4. **Dengeli Beslenme: Sağlıklı bir beslenme düzeni kabızlık gibi sorunları önleyebilir. Çocuğun lifli gıdalarla zengin bir diyeti olmasına dikkat edin.

5. **Tuvalet Alışkanlıklarını Teşvik Edin: Belli saatlerde tuvaleti kullanmaya teşvik edin. Rutin oluşturmak, çocuğun alışkanlık kazanmasına yardımcı olabilir.

6. **Uzman Yardımı: Eğer sorun devam ederse veya ciddi ise bir çocuk doktoruna danışın. Tıbbi nedenlerin dışlanması önemlidir. Unutmayın ki her çocuk farklıdır ve bu süreçte bireysel ihtiyaçlarına uygun bir yaklaşım benimsemek önemlidir. İzmir psikolog için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İzmir psikolog arıyorsanız Ege Pozitifin geniş kadrosunu inceleyebilirsiniz.

Pedagog Kadromuz

 

Etiketler
Page 1 of 2