Panik Atak
Panik atak görünen gerçeklikte bir tehlike veya gerçek belirgin bir neden olmamasına rağmen kişinin şiddetli fiziksel belirtilerle kendini gösteren yoğun korku duygusunu yaşamasıdır. Panik atak anı kişi kalp krizi geçirdiğini veya öleceğini hissediyor olabilir. Ancak panik ataklar sık ve yoğun bir şekilde oluşmaya başladıysa ve günlük yaşantı kalitesinin azalmasına sebep oluyorsa o zaman panik bozukluktan söz edilebilir. Devamı için TIKLAYIN.
Kaygı Bozukluğu
Kişinin kendi vücudunda veya dış çevrede algıladığı belirli uyaranları tehdit ve tehlike olarak anlamlandırmasıyla yaşadığı ve kendini kontrol edemediği sürekli olarak korku, sıkıntı, endişe duygularını yaşadığı bir psikolojik durumdur. Belirli bir düzey kaygı doğal, hatta yaşamımızı sürdürmemiz için ihtiyaçtır. İzmir anksiyete bozukluğu Devamı için TIKLAYIN
Hastalık Hastalığı
Hipokondriyazis çok eski zamanlardan beri “hastalık hastalığı” olarak da bilinir. Kişinin vücut belirtilerini yanlış yorumlamasıyla birlikte ciddi bir hastalığı olacağı korkusunu ya da ciddi bir hastalığı olduğu düşüncesini oluşturmasıdır. Birçok tıbbi değerlendirme yapılmasına ve doktorların da güvence vermesine rağmen bu düşüncelerin sürüp gitmesi ile karekterize bir bozukluğun oluşmasıdır. Hipokondriazis terim olarak Hipokrat zamanından beri kullanılan bir sözcüktür. Hipokrat eski dönemde kaburgaların alt kısmında sıkça görülen ağrılar nedeniyle bu sözcük oluşmuştur. Bu hastalar psikolojik problem olduğunu düşünmeden önce birçok sağlık problemleri ile doktora başvurmaktadır. Daha sık olarak 20’li yaşlarda çıkmaya başlamaktadır.
ilBu kişilerin bedenlerinde ve bedensel sağlıklarında herhangi bir hastalık olmamasına rağmen hastalık varmış ya da her an olabilirmiş gibi yakınmalar gösterirler. Hasta olma kaygısı ile çok meşgul olurlar ve gündelik yaşantıların birçok zamanı bu hastalıkları düşünme ile geçer. Her kişinin yaşadığı sıradan belirtilerin yanlış ve olumsuz yorumlanması sonucunda hastalığa kesin sahip olunduğu düşüncesi ile baş etmeye çalışırlar. Hastalıkları hakkında her alanda çok araştırmaya gerek duyarlar. İnternette tıbbi bilgi paylaşan sitelerden, çeşitli forum sitelerinden adeta seçerek kendisinde var olduğu belirtileri düşünerek kendilerine teşhis koymaktadırlar. Tek bir doktora gitmekle yetinmez aynı sorun için birden çok doktorla görüşürler ve sonucunda doktora inanmama durumunu yaşarlar. Bu hastalık da profesyonel bir destek alınması gerekmektedir. Psikolojik bir hastalık olan hastalık hastalığı psikoterapi yöntemi ile gelişme sağlamaktadır.
Öfke Patlamaları
Öfke, hoşnut olunmayan durumlara karşı verilen insan yaşamında temel olan duygular arasındadır. Günlük yaşantımızda bizi öfkelendiren bir çok olay yaşamaktayız. Bizi zorlayan ve rahatsız eden durumlarda uygun tepkiler verildiğinde öfke yaşanması sağlıklı olan bir duygudur. Öfke duygusunu hissettiğimizde vereceğimiz tepkileri kontrol edemediğimizde kendimize zarar verebiliriz veya sosyal ilişkilerimizi yıkıma sebep olabiliriz. Stres insan vücuduna girdiği zaman bir şekilde çıkacak yol arar ve eğer yerinde zamanında olmazsa başka bir alanda kendini gösterecektir, aynı elektriğin girdikten sonra bedenin bir yerinden çıkmasına benzer. Aynı şekilde günlük hayatta biriktirdiğimiz stres ve kızgınlık da benzer bir etki yaratmaktadır. Küçük stres olayları kişide birikir ve bir eşik üstü uyaranlarla karşılaşıldığında nedenli veya nedensiz dışarı çıkar. Öfke patlaması yaşayan insanların birçoğu olayı tetikleyen etkenden ziyade bu birikmiş öfkeyi dışarı yansıtırlar.
Öfke kontrolü öğrenimi çocukluk çağında başlar ve beyin ön bölgesinde görülen bir işlevdir. Kötü çocukluk çağı yaşantıları ve çocuklara karşı yanlış tutumlar çocuklarda öfke kontrolünü sağlamalarını zedeler. Öfke Kontrol Bozukluğu yaşayan bireylerde mutluluk hormonu adı verilen serotonin hormonunun çalışmasında da bir farklılık olduğu gözlemlenmiştir. Öfke kontrolü çocukluk çağında kendini belli etmektedir. Çocuk eğer ailesinden şiddet görür ise, şiddet ile bütün problemlerini çözeceğini kabul eder bunu sürekli bir problem çözme için kendi hayatında da kullanmaya başlar. Alışkanlıkları davranış haline getirir. Eğer ailesinden, öğretmeninden ya da çevresindeki yetişkinlerden ilgi görmüyor ise; dikkat çekip ilgi yaratmak için öfkeyi problem haline getirebilir.
Öfkemizi kontrol altına almak ve doğru yönlendirmek için; gevşeme, problemi çözme, düşünme biçiminde değişiklikler yaratma, mizah kullanma gibi teknikler öğrenilip hayata geçirilmektedir. Hayatında ki bu değişimleri tek başına yapmakta zorlanan bireyler ise psikolojik danışma süreci ile öfkesini ve hayata karşı öfkesinin nedenleri çalışabilmektedir. İzmir öfke kontrolü, İzmir öfke kontrol merkezi vb. devamı için tıklayın.
Aldatılma
Aldatma konusunda her durum kendine özel farklı bir durumdur. Her aldatılma yaşayan çift boşanmıyor ama her ihanete uğrayan taraf ağır bir travma yaşıyor demektir. İkili ilişkide kırılma, aldatılanın ruhunda deprem etkisi yaratan sorun haline gelmektedir. Daha büyük psikolojik yıkıma sebep olmadan aldatılma travması ile ilgili destek alınmalısı gerekmektedir. Genellikle 55-60 yaş arası erkeklerde aldatma oranının yüksek olduğu görülmektedir. Sık seyahat edenler ve yüksek statüye, yüksek gelire ulaşan kesim aldatma konusunda risk faktörü olarak görülmektedir. Aynı zamanda erkekler kadınlardan daha yüksek oranda aldatmada risk faktörüdür. Çünkü erkeklerin her üç dakikada bir seks düşündüğünü bilinmektedir. Aldatan kişilerinin çoğunun bilinçaltında ‘bu aile bana yetmiyor’ düşüncesinin yattığı görülmektedir. İzmir Aile terapisti için tıklayınız.
Aldatmada erkek veya kadının kişilik sorunları neden olabiliyor. Fakat kişilik faktörleri en yaygın sebep olarak rastlanmamaktadır. İlişkilerde eşlerin birbirinden beklentisi ve aldıkları tepkiler farklı nedenleri doğurmaktadır. Evlilikteki aldatmaların daha ağır yaşandığını, ama birlikteliği korumak açısından da daha fazla çaba gösterildiği görülmektedir. Erkek olarak eğitilirken kadınlarla, sık sık ilişkide bulunabilmek dışardaki insanlar tarafından iyi bir şey olarak yansıtılıyor. Aldatan erkeğe toplum bir baskı olmaktan çıkıyor. Erkek aldatmayı etik mesele olarak görmüyor ve böylece aldatma ile karşılaşınca toplum tarafından dışlanmıyor. Terk, dışlanma, hakaret, kızgınlık gibi çok sayıda sıkıntı veren duygudur ve aldatılmak ise bu duyguları harekete geçirmektedir. Bir süre boyunca eşini sürekli bu nedenle suçluyorsan bir türlü unutamıyorsan ve aldatmanın yaratığı travma ile hayatını etkiliyorsan bir uzmana gitmekte yarar vardır. Aldatılan kadın ne yapmalı, aldatılan erkek ne yapmalı devamı için tıklayın.
Obsesif Kompülsif Bozukluk
Günlük yaşamda herkes bazı konular ile ilgili endişe ve takıntıları var olabilir. Birçok insan oluşan bu duygularla baş edebilir ve yaşamını etkilemelerini izin vermeden ortadan kaldırabilir. Fakat bazı kişiler gerçeklik duygusunu zedelemeden doğru olmadığının farkında olmasına rağmen takıntılı düşünceler ile yaşamına devam etmeye çalışabilir. Obsesif kompulsif bozukluk, takıntılı düşüncelerin gündelik yaşamı ve hatta yaşamsal aktiviteleri engelleyecek dereceye gelmesi sonucu ortaya çıkan psikolojik bir rahatsızlıktır. Takıntılı düşünce ve dürtüler yaşamaya obsesyon denilmektedir yineleyici zihinsel eylemler ve davranışlar oluşmasına ise kompulsiyon davranışları denilmektedir ve bir araya gelerek ruhsal bir rahatsızlığı oluşturmaktadırlar. Kendini düşünmekten ve davranışları gerçekleştirmekten alıkoyamadığı için kişide huzursuzluk ve anksiyete duygu durumu yaşanır. Daha sık olarak ergenlik dönemini ve 20-30’lu yaşlarda görülen hastalık çocukluk dönemi de dahil her yaşta karşılaşılır. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık olarak görülen obsesif bozukluk erkeklerde ise daha erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır.
En yaygın obsesyon belirtileri:
- Aşırı kuşku duyma ve sürekli güvenmeye ihtiyaç duyma.
- Simetri, düzende kusursuzluk ihtiyacı.
- Günahkar düşünmekten kaçınma.
- Sosyal açıdan rezil olmaktan ve reddedilmekten korkma.
- Hata yapmaktan ve hatalı görünmekten çekinme.
- Pislik, mikrop veya hastalık kapma korkusu.
- Başkasına zarar vermeme isteği.
- En yaygın kompülsiyon belirtileri: El sıkışmamak elini pis gördüğü her yerde kaçınma.
- Değersiz nesneleri alma, biriktirme.
- Yapacağı işleri belirli bir sıraya göre yapma.
- Akıldan çıkmayan rahatsızlık veren görüntü veya kelimeleri zihinde tekrarlama.
- Ocak, ütü, kapı kilidi gibi sürekli kapanması gereken eşyaları kontrol etme sıklığı.
- Belirli kelimeleri veya duaları içinden tekrar etme isteği.
- Ev eşyalarını, kişisel eşyalarını sürekli düzenleme ve belirli bir sırayla düzenleme isteği.
Obsesif kompulsif bozukluğun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte biyolojik ve çevresel faktörlerin hastalığın gelişiminde önemli rol oynadığı bilinmektedir. Uzman bir psikiyatrist tarafından hastanın davranışları izlemeye alınır ve belirtiler değerlendirilerek hastanın ruhsal sağlığı değerlendirilir. Tedavinin başarılı gerçeklemesinde önemli olan konulardan biri erken teşhis olmasıdır. Psikiyatrinin önerdiği ilaç tedavisi ile birlikte kesinlikle psikoterapi alınmalı ve nedenleri ile kişisel gelişim sağlanmalıdır. İzmir psikolog için tıklayınız.